MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22.09.2011 tarih ve 2007/347-2011/241 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili ...'ün ... ili sınırları içerisinde 1988 yılından beri faaliyet gösteren ekte olup bu alanda marka haline geldiğini ve markasını da 23.02.1989 tarihinde tescil ettirdiğini, davalının aynı sektörde faaliyet gösterdiğini ve kullandığı ... ibaresinin müvekkiline ait markayla karışıklık yarattığını, bu karışıklığın müvekkiline maddi anlamda zarar verdiğini, davalının ...-... şeklinde tescil ettirdiği şirket isim ve logosunu kullanmak yerine, müvekkilinin tescillli ... Markası ile iltibas yaratacak şekilde ... ibaresini sözleşme, teklif ve tanıtıcı araçlarda kullandığını, müvekkili şirketin müşteri potansiyelini haksız olarak çekmeye çalıştığını ve haksız rekabete yol açtığını ileri sürerek, markaya tecavüzün tespitini, markanın kullanılmasının engellenmesi amacıyla markanın tanıtım araçları, ilan, pano gibi yerlerden terkinini, iltibas yaratan ... adının sicilden silinmesini, markaya tecavüz nedeni ile 10.000 YTL manevi tazminatın ve şimdilik 10.000 YTL maddi tazminat ile yoksun kalınan kazancın dava tarihinden işleyecek ticari faizi ile tahsilini, ayrıca mahkeme kararının Türkiye'nin yüksek trajlı gazetelerinden birinde ilanını talep ve dava etmiş; 28.12.2009 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini 556 sayılı KHK'nin 66/2-b maddesine dayandırdıklarını bildirmiş, 17.03.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile de maddi tazminat miktarını ıslah ederek toplam 32.382,12 TL'nın dava tarihinden itibaren ticari faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin davacının markasına tecavüzünün söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre, davacı adına tescilli ... markası ile davalı adına tescil edilmiş olan ... isimli ticaret ünvanındaki vurguların, çalışma ve iştigal sahalarının aynı olması, benzeşmesi, her iki şirketin de aynı sektörde faaliyet göstermeleri, aynı müşteri kitlesine hitap etmeleri nazara alındığında iltibas tehlikesi meydana getirdiği, davalının ticaret ünvanında ... ibaresini kullanmak sureti ile haksız rekabet oluşturduğu, bu durumun davacıya maddi anlamda zarar verdiği, gerekçesiyle davanın kısmen kabülüne, davalı ... 'nin ünvanında yer alan ... adının sicilden silinmesine ve ... kelimesini kullanmasının engellenmesine, 32.282,12 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, manevi tazminat talebinin reddine, hüküm özetinin yurt bazında yayın yapan herhangi bir ulusal gazetede ilanına, karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1- Mahkemece, davalının ticaret ünvanının klavuz sözcüğünü oluşturan "..." ibaresini kullanmak suretiyle haksız rekabet oluşturduğundan bahisle bu ibarenin davalının ticaret unvanından terkinine karar verilmiştir. Davalı adına tescilli ticaret ünvanı 22.02.1995 tarihinde sicile kaydedilmiş, işbu dava ise 10.10.2007 tarihinde açılmıştır. Davalı, ticaret unvanının tescil olunduğu tarihten huzurdaki davanın açıldığı tarihe kadar bu unvan ile ticari faaaliyette bulunduğunu, davacının bu kullanıma karşı herhangi bir niza çıkarmayıp sessiz kaldığını savunmuştur. Bu durumda, mahkemece davalı unvanının tescilinden yaklaşık 12 yıl sonra açılan dava nedeniyle aradan geçen uzun sürede sessiz kalınması sonucunda davacının işbu davayı açmasının MK'nun 2. maddesine aykırılık oluşturup oluşturmadığının tartışılmaksızın karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.