MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada (Kapatılan) Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17/12/2013 tarih ve 2012/385-2013/282 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirket nezdinde nakliyat emtia sigorta poliçesi kapsamında sigortalı bulunan örgü makinesi ve ekipmanları emtiasının davalı .... şirketinin üst taşıma taahhüdü altında davalı Arkas şirketinin tanzim ettiği konşimento kapsamında İzmir'den Mısır'a taşınması sırasında hasarlandığını, hasar bedelinin sigortalı şirkete ödendiğini belirterek 12.231,13 TL'nin faiziyle birlikte davalılardan rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, dava konusu taşımada ....'nin .... sıfatıyla hareket etmiş olup, dava konusu taşıma bakımından taşıyan sıfatının olmadığını ve sorumluğunun bulunmadığını, süresi içinde ihbar yapılmadığını, hasar yönünden davalıların sorumluluğunun olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonunda iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, hasarın yükün geminin küpeçtesine yüklenmesinden sonra meydana gelmiş olması halinde yarar ve zararın ... alıcıya geçeceği, davacı sigorta şirketi tarafından hasar bedeli sigortalı satıcıya ödendiğinden, ödemenin hatır ödemesi niteliği taşıdığı, davacının dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nın 1472. maddesi uyarınca satıcının haklarına halef olamayacağı, aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, nakliyat emtia sigorta poliçesi kapsamında rucuen tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, ... satış türü, taşıma ve sigorta bedeli ödenmiş olarak yapılan satış ve teslim şeklini ifade etmekte olup, mallar nakliye aracına uygun şekilde yükletildikten ve taşımada oluşabilicek hasarlar için emtia alıcı adına sigorta ettirilip ücreti ödendikten sonra satış konusu mallar üzerinde satıcının artık bir menfaati kalmayacağından taşıma sırasında oluşacak hasarlardan dolayı satıcının talep hakkının bulunmadığının kabulü ilke olarak doğrudur. Ancak, somut olayda malların ... satış yöntemi ile teslimi hususunda alıcı ile anlaşılmış ise de, dosya kapsamında bulunan ürün faturası ve gümrük beyannamesinde ödemenin mal mukabili olduğunun belirtildiği görülmektedir. Bilindiği üzere mal mukabili satımda, satılan malın teslim yerine ulaşması ve malın alıcısına teslim edilmesinden sonra satım bedeli ödenmektedir. Bu tür bir satışta, satıcının eşya üzerindeki menfaati teslime kadar devam edeceğinden taşıma sırasında hasar meydana gelmesi halinde de sorumluların müracaat hakkı bulunmaktadır. Bu bakımdan mal bedelinin satıcı tarafından alınıp alınmadığının tespiti ile sonucuna göre davacının aktif husumet ehliyetinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalarla dava konusu olaya baktığımızda, davacı vekili bilirkişi raporu alınmasından sonra 17/12/2013 tarihli duruşmada zararın sigortalı uhdesinde kaldığını, sigortalının emtia bedelini tahsil edip etmediği hususunda bilgisi olmadığını ancak, bu hususun ihracat dosyasından anlaşılabileceğini belirtmiş ise de, davalı tarafın yeni delil sunulmasına muvafakat etmediğini bildirmesi üzerine mahkemece davalı muvafakati bulunmadığından ihracat dosyasının istenmesi yönündeki talebin reddine karar verilmiştir. Ancak, bu husus davacının aktif taraf sıfatının (husumet) varlığına ilişkin olup, mahkemece re'sen göz önünde bulundurulması gerektiğinden davacıdan sigortalı emtianın satış bedelinin tahsil edilip edilmediğine ilişkin olarak ihracat belgeleri ve bu hususta ilişkin bilgi ve belgeler sorulmak, ilgili kurumlardan getirtilip araştırılmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıdaki bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.