Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15966 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9100 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL(KAPATILAN) 52. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 21/01/2014NUMARASI : 2013/142-2014/17Taraflar arasında görülen davada İstanbul(Kapatılan) 52. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21/01/2014 tarih ve 2013/142-2014/17 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, asıl ve birleşen davasında, müvekkillerinin murisinin davalı şirkete ait Bahçekapı adlı vapur ile Eminönü'ne gitmek üzere Kadıköy'den vapura bindiğini, vapurun iskeleye tam yanaşmadan güvenlik zincirlerini açtığını ve tedbirleri alınmamış güvensiz inişleri sırasında arkadan gelenlerinde itmesiyle vapurdan inerken dengesini kaybettiğini, vapur ile iskele arasına düşerek sıkışan murisin, kafatasının ezilmesi sonucu hayatını kaybettiğini, taşıma mukavelesinden kaynaklanan gemi kazası nedeniyle davalının maddi ve manevi zararlardan sorumlu bulunduğunu ileri sürerek asıl davada fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkillerinden eş ve çocukların her biri için ayrı ayrı 1.000 TL maddi, 50.000 TL manevi, ölenin kardeşi M.. P.. için 15.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davasında da ölen G. P.'ın desteğinden yoksun kalan eşi ve çocukları için 60.000 TL maddi ve manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davaya konu olayın 13/03/2003 tarihinde meydana geldiğini, olayın haksız fiilden doğan tazminat davası olarak kabul edilmesi halinde 1 yıl, yolcu taşıma sözleşmesine ilişin tazminat davası olarak kabul edilmesi halinde ise 5 yıl hak düşürücü süreler dolduğunu savunarak davanın zamanaşımı yönünden reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu kazanın 13/03/2003 tarihinde meydana geldiği, davacıların olay tarihi itibariyle faili ve fiili bildikleri, bu itibarla davaya uygulanması gereken haksız fiil zamanaşımı süresinin başlangıç tarihinin olay tarihi olduğu, bu tarihten itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihi 12/04/2012 ve birleşen dava tarihi 28/02/2013 itibariyle sona erdiği, davalı hakkında bir ceza soruşturması olmamasına rağmen olay tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı TBK'nın 60.maddesi gereğince ceza zamanaşımının uygulanması halinde de olay tarihi itibariyle yürürlükte olan 765 sayılı TCK'nın 102/4. maddesi gereğince zamanaşımı 5 yıl olup, herhalde dava ve ek dava itibariyle bu zamanaşımı sürelerinin dolduğu, herhalde dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6762 sayılı TTK'nın 1235/7. fıkrasına göre yolcu veya mal taşıma akitlerinin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemiş olmasından doğan bütün alacaklar gemi alacaklısı hakkı vermekte olup, bu hakkın da aynı yasanın 1259 ve 1260 maddeleri gereğince 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava, deniz yoluyla yolcu taşımasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece, davalının zamanaşımı definin kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir.Ancak, deniz kazasında cismani zarara uğrayan yolcu veya ölümü halinde desteğinden yoksun kalan kişilerin açacakları tazminat davalarındaki zamanaşımı süresi, olay ve dava tarihi itibariyle olaya uygulanması gereken, 6762 sayılı TTK'nın 767. maddesindeki hükümlere tabidir. 6762 sayılı TTK'nın 767. maddesi uyarınca da zamanaşımı süresi 10 yıldır. Bu husus 1970/4 esas, 1971/5 karar ve 20/12/1971 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararında da açıkça belirlenmiştir. Öte yandan 6102 sayılı TTK'nın 1270. maddesiyle getirilen düzenleme ile de, zamaşımı süresine ilişkin bu husus açıklığa kavuşturulmuş ve açıkça, yolcunun ölümünden ve bedensel zararından ilgilisi lehine doğan bütün tazminat istemlerinin 10 yılda zamanaşımına uğrayacağı hükme bağlanmıştır.Bu itibarla mahkemece, somut olaya ilişkin dava zamanaşımı süresinin 10 yıl olarak kabul edilmesi suretiyle esasa girilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edenlere iadesine, 20/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.