MAHKEMESİ : İSTANBUL (KAPATILAN) ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 27/02/2014NUMARASI : 2013/179-2014/53Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27/02/2014 tarih ve 2013/179-2014/53 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, tarafların dava dışı S. Limited Şirketi’ne % 50’şer hisse ile ortak olduklarını, 2011 yılının Temmuz ayında kurulan şirketin müdürlüğüne davalının atandığını, şirketin ana sözleşmesini davalının babası İ. M.’nun hazırladığını ve müvekkilinin de içeriğini bilmeden sözleşmeyi imzaladığını, şirketin tüm harcamalarının müvekkili tarafından karşılandığını, bunlar için İ. M.’ya 590.000 TL ödendiğini, İ. M.’ya verilen paraların daha önceki 50.000 TL ile birlikte 640.000 TL'ye ulaştığını, davalının müvekkilini işten uzak tutmaya çalışıldığını, vaadedilen iki adet iş makinesinin şirkete devredilmediğini, şirketin kuruluşunun sekiz ay geçmesine rağmen üç ocaktan sadece bir tanesinin kısmen işletildiğini, işçilerin maaşları ödenmeden işten çıkarıldığını, şirketin vergi ve sigorta borcu altına sokulduğunu, davalının şirket müdürlüğü yetkisinin devam etmesi halinde şirketi borçlandırmaya devam edeceğini ve şirketin kısa bir sürede yok olacağını, davalının müdürlük vazifesini yerine getirmekte basiretsiz davrandığını ileri sürerek davalının dava dışı şirketteki müdürlük sıfatının hükmen geri alınarak yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, tarafların eşit hisseyle ortak olduğu 14/07/2011 tarihinde tescil edilen dava dışı şirketin ana sözleşmesine göre 10 yıl süreyle görev yapmak üzere davalının şirket müdürü olarak atandığı, davalı müdürün özellikle kapalı mekan fabrika makinelerini açık ocak işletmede kullanıldığı hissini vererek, boş araziye makineleri atar gibi açık ocakta gelişigüzel konumda bulundurması ve doğru makine seçimi ile daha fazla üretim yapmasının mümkün olabileceğine dair tespitlere göre, ana sözleşmeyle şirket müdürü olan davalının müdürlükten azli için haklı sebeplerin gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının S.Madencilik İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'ndeki müdürlüğünden azline karar verilmiştir.Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, ana sözleşme ile atanan davalı şirket müdürünün 6762 sayılı TTK'nın 543. maddesi atfı ile 161. maddesi uyarınca azline ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.6762 sayılı TTK'nın 161. maddesine göre, idare işleri mukavele ile bir ortağa verilmiş ise, onun idare, hak ve vazifesi diğer ortaklar tarafından tahdit olunamayacağı gibi kendisi azil dahi olunamaz. Ancak, muhik sebepler mevcutsa, ortaklardan birinin talebi üzerine mahkeme kararı ile idare hak ve vazifesi tahdit veya nez olunabilir. Vazifenin yerine getirilmesinde basiretsizlik, ağır ihmal veya idarede iktidarsızlık gibi haller muhik sebep sayılır.Somut olaya gelince, davacı dava dilekçesinde esasen davalının kötü yönetimi nedeniyle şirketin zarara uğradığını ileri sürmüş, davalı vekili davacının iddialarının yerinde bulunmadığını savunmuştur. Dosya kapsamında görüşüne başvurulan bilirkişiler A.D. ve S.K.tarafından düzenlenen asıl ve ek bilirkişi raporunda, davalı müdürün şirkete sağladığı kaynak ile şirketin kısa sürede yatırım yaptığı, şirketin borçlandırıldığına dair iddiaların yersiz olduğu, yasada kötü idareye dayalı bir neden bulunmadığı, bu nedenlerle davalının görevden alınması için muhik sebep bulunmadığı bildirilmiştir.Mahkemece; ilk bilirkişi heyetinden yeminli mali müşavir olan bilirkişi çıkartılmış, kurula bir makine mühendisi ve bir de maden mühendisi eklenerek mahkemece 2. ek bilirkişi raporu alınmıştır. İkinci raporda, şirket sözleşmesiyle atanan müdürün görevden alınabileceği, bunun için haklı sebep bulunması gerektiği, davalı müdürün özellikle kapalı mekan fabrika makinelerinin açık ocak işletmede kullanıldığı hissini verdiği, boş araziye makineleri atar gibi açık ocakta gelişigüzel konumda bulundurduğu ve doğru makine seçimi ile daha fazla üretim yapmasının mümkün olabileceği tespit edilerek, ana sözleşmeyle şirket müdürü olan davalının bu nedenle müdürlükten azli için haklı sebeplerin gerçekleştiği bildirilmiştir. Bu durumda bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu açıktır. Mahkemece, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden ve hangi nedenle benimsendiği konusunda yeterli bir açıklama yapılmaksızın son düzenlenen rapora göre hüküm kurulmuş olup, benimsenen bilirkişi raporunda belirlenen ve mahkemece azil için esas alınan sebep, esasen tek başına davalının müdürlük görevinin kaldırılması için yeterli bulunmadığı gözetilmeksizin eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 20/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.