Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15953 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8604 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 15/01/2014NUMARASI : 2013/378-2014/16Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15/01/2014 tarih ve 2013/378-2014/16 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin tahsil cirosuyla davalı bankaya teslim ettiği çeklerin davalı banka elinde iken kaybolduğunu, davalı bankanın kaybolan çekler için aldığı zayi belgesini tarafına ulaştırmasından sonra çek keşidecileri ile görüşerek bir kısım çeklerini tahsil ettiğini ancak davalı elinde iken kaybolan ve hakkında zayi kararı verilen 03.07.2012 düzenleme tarihli, muhatabı H. Bankası Köroğlu Şubesi ve keşidecisi dava dışı H.İnş.Ltd.Şti. olan 10.500 TL tutarlı çekin müvekkili tarafından tahsil edilemediğini, çek keşidecisi hakkında başlatılan icra takibinin de sonuçsuz kaldığını, davalı bankanın müvekkili zararından sorumlu olduğunu ileri sürerek, çek bedeli olan 10.500 TL ile 207.25 TL icra takip masrafının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, dava dışı keşidecinin malvarlığının bulunmaması ile müvekkili bankanın sorumluluğu arasında illiyet bağının kurulamayacağını, ispat yükünün davacıda olduğunu ve davacının çek borçlusu hakkında “bugün” yapılacak cebri icra takibinin tahsilatla sonuçlanmayacağını, bu çerçevede tahsil için gereken her şeyin yapıldığını ve geçmişte takibe geçilmesi halinde tahsilatın mutlaka sağlanacağını aynı anda ispat edemediğini, etse dahi zaten geçmişte ihtiyaten haciz yoluna başvurabilecekken kendi inhisarıyla bu yola başvurmadığını, müvekkili bankanın gereğini yaptığını ve kayıp çekler için mahkemeye başvurduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davacının dava dışı müracaat borçlusu H.Ltd.Şti. hakkında açtığı bir dava bulunmadığı, icra takibinde sadece borçlunun adresinde haciz işlemi yapıldığı ve hacze kabil malın bulunmadığı, çek hesabının bulunduğu banka şubesine gönderilen haciz ihbarnamesinden de bir sonuç alınamadığı, 08.04.2013 tarihinde vasıta haczi, menkul ve gayrimenkullerin haczi konusunda açılan taleple ilgili bir işlem yapılmadığı, bu durumda, takibin sonuçsuz kaldığından da bahsedilemeyeceği, bir an için zarar koşulunun gerçekleştiği kabul edilse bile, davalının sorumluluğuna gidilebilmesi için illiyet bağı koşulunun da gerçekleşmiş olması gerektiği, davacının, davaya konu çekle ilgili gerçekleşen zararının, davalının çeki kaybetmesinden kaynaklanmayıp, müracaat borçlusu keşidecinin ödeme üçlüğünden kaynaklanma ihtimali bulunduğunun icra takip dosyası içeriği ile sabit olduğu, davaya konu çekin keşide tarihinin 03.07.2012 tarihli olduğu, zayi nedeniyle iptale ilişkin başvurunun davalı bankaca 27.06.2012 tarihinde yapıldığı ve dava dışı keşidecinin ödeme gücünü bu tarihler ile takip tarihi olan 16.04.2013 tarihleri arasında kaybettiğinin ispatlanamadığı da dikkate alındığında, haksız fiile ilişkin tüm koşullar gerçekleşmiş olsa bile davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, davalı bankaya tahsil için davacı tarafından ibraz edilen çekin banka tarafından kaybedilmesine dayalı olarak çek bedelinin zarara neden olan bankadan tahsiline ilişkindir.Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, bu tür davalarda bankanın sorumluluğuna hükmedilebilmesi için çekin ibraz tarihi itibarıyla bankada karşılığı olması veya keşidecinin ibraz tarihi ile takip tarihi arasında mal varlığını elinden çıkarması sebebiyle davacının çek bedelini tahsil edememe durumunun sabit olması gerekir. Bu itibarla, mahkemece (ibraz tarihinde çek karşılığının bulunmadığı anlaşıldığından) keşidecinin çek ibraz tarihi ile takip tarihi arasında mal varlığı bulunup bulunmadığı ve bunları elinden çıkarıp çıkarmadığının araştırılması, bu bağlamda davacı delilleri tam olarak celbedilerek bankalar ve tapu sicil müdürlüğü ile trafik kayıtlarından gerekli araştırma yapılarak neticesine göre karar verilmesi gerekirken anılan hususlar nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 20.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.