Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15920 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11823 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 12/02/2013NUMARASI : 2010/587-2013/28Taraflar arasında görülen davada İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 12/02/2013 tarih ve 2010/587-2013/28 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 10/10/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. T. Ö. ile davalı vekili Av. Ş.. K.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, taraflar arasında 30.07.2003 tarihinde A acentelik sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin davalı tarafından haksız fesih tarihi olan 08.01.2010 tarihine kadar devam ettiğini, 7 yıl boyunca hiç bir sorun çıkmadığını, davacının üretimini yıllar yılı arttırarak sürdürdüğünü, davalının fesih nedeni olarak levhaya kayıt işleminin gerçekleşmemesini belirttiğini, oysaki davacının süresinde başvurduğunu, buna rağmen kayıt işleminin yapılmadığını, levhaya kayıt işleminin 5684 sayılı Sigortacılık Yasası ve buna bağlı olarak çıkartılan yönetmelikler ile kabul edildiğini ve sigorta acentelerinin 14.04.2008 tarihinden itibaren TOBB bünyesindeki levhaya kayıt işlemi yapmalarının zorunlu hale geldiğini, davalının 18.11.2010 tarihli ihtarı çekerek 26.11.2010 tarihine kadar levhaya kayıt işleminin tamamlanmasını, aksi takdirde sözleşmenin fesih edileceğini bildirdiğini, ancak daha önce 26.08.2010 tarihinde davacının ekranları kapatılarak fiili olarak sözleşmenin fesh edildiğini, davacının 30.09.2009 tarihinde İzmir Ticaret Odası'na başvurup, 40823 sayılı kayıt numarasını aldığını, İzmir Ticaret Odası tarafından TOBB ye 26.11.2009 tarihinde evrakların gönderilip 34320 kayıt numarası alındığını ve davalıya durumunun 10.12.2009 tarihli yazı ile bildirildiğini, kayıt işleminin 12.01.2010 tarihinde tamamlandığını, bu durumun davalı şirkete bildirildiğini, ancak davalının fesihte ısrar ettiğini, bu nedenle fesihin haksız olduğunu davacının denkleştirme tazminatını hak kazandığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin talepler saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL denkleştirme tazminatının dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile ve ayrıca ticari itibarının zedenlenmesi nedeniyle 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının acenteliğinin haklı nedenlerle fesh edildiğini, zira 5684 Sayılı Sigortacılık Yasa'nın 23/1 maddesi ile 14.04.2008 tarihli Sigorta Acenteleri Yönetmeliği'nin 5. maddesi uyarınca acentenin faaliyet gösterebilmesi için mutlaka TOBB nezninde tutulan levhaya kayıtlı olması gerektiğini, davacının işi gereği bu durumu bilmek zorunda olduğunu, davacının sözleşmenin fesih tarihi olan 08.01.2010 tarihine kadar levhaya kayıt işlemini gerçekleştirmediğini, davacının sözlü ve yazılı olarak çeşitli defalar uyarıldığını, kesin süreler verildiğini, buna rağmen levhaya kayıt işlemini yaptırmadığını, ayrıca davacının ekranın Aliağa Vergi Dairesi'ne olan vergi borçları ve davalı şirkette olan borçları nedeniyle kapatıldığını, 5684 Sayılı Yasa'nın 23/16 maddesine göre tazminat talep etme hakkının düştüğünü, davacının davalıya acentelik nedeniyle borcunun bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 5684 Sayılı Sigortacılık Yasası'nın 23. maddesinde sigorta acenteliği yapmak isteyenlerin Türkiye Odalara ve Borsalar Biriliği'nce tutulan levhaya yazılı olmasını şart koştuğu, davacının İzmir Ticaret Odasına 30.09.2009 tarihinde başvurarak 5684 Sayılı Yasaya göre TOBB levhasına kayıt olabilmesi için ön kayıt yaptırdığı, 40823 sırayı aldığı, bu belgenin ekinde sicil tastiknamesi, vergi levhası, iflas ve konkortado kaydının bulunmadığına ilişkin belge, taahhütname, adli Sicil kaydı ve diğer belgelerin verildiği, ancak davacı şirket yetkilisinin sabıka kaydı bulunması nedeniyle işlemin uzun süre gerçekleşemediği, en sonunda 26.01.2010 tarihinde davacı şirketin levhaya kayıt edildiği, davacının bu yasa uyarınca levhaya kayıt yaptırmasının gerekli olduğunu bilmesine, bu konuda davalı tarafından uyarılmasına rağmen ancak 30.09.2009 tarihinde başvuruda bulunduğu, bu nedenle sözleşmenin davalı tarafından feshinin haklı olduğu, acentelik sözleşmesi ve 5684 sayılı Yasa'nın 23/16. maddesinde sözleşmenin acente tarafından haklı bir nedene dayanılmaksızın fesh edilmesi veya sözleşmenin kendi kusuru ile feshine neden olması halinde tazminat taleplerinin düşeceğinin belirtildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Taraflar arasında düzenlene acentelik sözleşmesinin davalı sigorta şirketi tarafından tek taraflı olarak feshedildiği, fesih gerekçesi olarak davacı acentenin levhaya kayıt işlemini yapmamasının gösterildiği dosya kapsamı itibari ile çekişmesiz olup, davaya konu uyuşmazlığın çözümünde davalı sigorta şirketi tarafından yapılan fesih işleminin haklı nedene dayanıp dayanmadığı önem taşımaktadır. Davacı vekili, 5684 sayılı Sigortacılık Kanun'un ve bu kanunun 23. maddesi kapsamında düzenlenen yönetmelik kapsamında, sigorta acentelerinin levhaya kayıt yaptırmalarının zorunlu olduğunu, bu kapsamda müvekkilinin de başvuru işlemlerini gerçekleştirip levhaya kayıt yaptırdığını, başvuru ve kayıt işleminin belirli bir prosedürü gerektirmesi nedeniyle uzunca bir zaman aldığını ancak işlemlerin mevzuatın kendilerine tanığı süre içerisinde gerçekleştirildiğini ileri sürmüştür. Davalı sigorta şirketi vekili ise, müvekkilinin davacıyı uyardığını ve levhaya kayıt işlemlerini yerine getirmesi için süre tanıdığını, verilen iki ayrı süreye rağmen kayıt işleminin gerçekleştirilemediğini savunmuştur. Nitekim, dosyada mevcut 18.02.2009 tarihli ihtar ile davacı acentenin kayıt işlemini yaptırması talep edilmiş, bunun mümkün olmaması üzerine ikinci bir ihtar ile 26.11.2009 tarihine kadar kayıt işlemlerinin tamamlanması talep edilmiştir. Davacı tarafça da 30.09.2009 tarihinde gerekli başvurunun yapıldığı ve ardından fesihten sonra 12.01.2010 tarihinde kayıt işleminin tamamlandığı bildirilmiştir. Bu kapsamda, mahkeme kararında davacının davalı ihtarına uymadığı ve kayıt işlemlerine ihtar ve mevzuata rağmen geç başladığı gerekçesine yer verilmişse de davaya konu edilen feshin haklılığını tespit yönünden, davalının ikinci ihtarnamesinden önce davacının başvurusunu yaptığı hususu da dikkate alınarak; söz konusu başvuru ve kayıt işlemlerinin geç yapılmasının tarafların faaliyet konusu olan sigortacılık işlemlerine etki edip etmediği, bu süre zarfında poliçe tanzimine ilişkin kısıtlama ve engellerin bulunup bulunmadığı, değinilen mevzuat kapsamında levhaya kayıt işlemlerine yönelik olarak zaman sınırlaması olup olmadığı hususlarının da tartışılması gereklidir. Bu durumda, mahkemece, açıklanan hususların, gerekirse kayıt işlemlerinin yapıldığı TOBB, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı ve diğer kurumlardan sorulmak suretiyle tespiti ve oluşacak kanaate göre sonuca gidilmesi gerekirken, konunun uzmanı olmayan mali müşavir bilirkişiden alınan rapor doğrultusunda, eksik inceleme ile davanın reddi yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.