Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1579 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15394 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03/07/2014 tarih ve 2012/151-2014/152 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK'nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalı derneğin 2010/19214 sayılı "..." ibareli marka başvurusuna müvekkilinin "..." anlamındaki tanınmış 2002/27882 sayılı "..." ibareli markasını gerekçe göstererek yaptığı itirazın .... Dairesi Başkanlığı ve Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu'nca reddedildiğini, ancak taraf markalarındaki esas unsurun "..." ibaresi olduğunu, aynı mal/hizmetleri kapsadığını, başvuruya konu işaretin müvekkilinin "..." ibareli markaları ile iltibasa sebebiyet vereceğini, daval?? derneğin başvuruda kötüniyetli olduğunu, 3796 sayılı Kanun uyarınca müvekkilinin "..." ibareli markalarının özel olarak korunduğunu ileri sürerek ...'nın 2012-M-1186 sayılı kararının iptalini, davalının 2010/19214 sayılı "..." ibareli marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.Davalı ... vekili, davalı dernek markasındaki "..." ibaresinin kullanımı ve konumlanışı itibariyle marka algılamasına konu olamayacağını, ibarenin bütünlük arzettiğini, muteriz markalarından farklılaştırıldığını, ilişkilendirme ve karıştırılma olasılığının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı dernek vekili, ... kararındaki gerekçenin yerinde olduğunu, taraf markalarının karıştırılacak derecede birbirlerine benzemediğini, müvekkili markasındaki esas unsurun "Türkçe" ibaresi olduğunu, 2003 yılından beri müvekkilince kullanılan markasal ibare nedeniyle davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; markaların aynı ve aynı tür hizmetleri kapsaması ve marka işaretlerinin benzerliği göz önünde bulundurulduğunda, ilgili tüketici kitlesi de dikkat alınarak markalar arasında karıştırılma olasılığının bulunduğu, ... ibaresini herhangi bir marka içerisinde gören tüketicinin, ister istemez bir ilişkilendirme, ülkemizde düzenlenen bir ... etkinliği veya en basitinden gerçekleştirilen ... oyunlarının bir kolunun ülkemizde meydana geliyor olduğu gibi algılayacağı, davalının markasının, davacının markasıyla esaslı unsur itibariyle çok benzer olmasının aracılar ve en son kullanıcılar için "..." markasının pazarda ayırt ediciliğini zayıflatabileceği, 556 sayılı KHK'nın 7/1-g maddesi yönünden yapılan değerlendirmeler neticesinde "..." sözcüğünün yasal düzenleme ile koruma altında olan ve davac??nın tekelinde bulunan bir ibare olması nedeniyle, üçüncü kişilerce tescilinin özel izine tabi markalar arasında yer aldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, ...'nın 2012-M-1186 sayılı kararının iptaline, davalı adına tescil olunan 2010/19214 sayılı "...." markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.Kararı, davalı ... vekili ve davalı .... vekili temyiz etmiştir.Dava, ... kararının iptali ve marka hükümsüzlüğüne ilişkindir. Davacı adına tescilli markalardaki asli unsur olarak yer alan "...." kelimesinin spor amaçlı yarışmalar için kullanıldığı, başlangıç öyküsünün antik Yunan medeniyetinden kaynaklandığı ve zaman içerisinde de modernize edilerek davacı kuruluşun idareciliği altında ve çeşitli spor branşlarında katılımcı devlet sporcularının yarışmaları şeklinde gerçekleşen uluslararası spor müsabakaları organizasyonu olduğu tartışmasızdır. Bu kapsamda, "...." kelimesi köken olarak antik dönemlerden kaynaklandığından tarihi ve kültürel bir anlama da sahip olup, anılan ibarenin Paris Sözleşmesi'nin 2'nci mükerrer maddesi ve dolasıyla da 556 sayılı KHK'nın 7/1-g bendi kapsamında yer alan bir işaret olarak kabulü mümkün değildir. Öte yandan, dava konusu başvurunun "...." ibaresinden oluşması nedeniyle Türk dili ve kültürüne yönelik bir yarışma anlamına geldiği açıkça anlaşılmaktadır. Davacı adına tescilli markalar ise az önce de belirtildiği üzere spor amaçlı yarışma anlamını taşıdığından uyuşmazlık konusu başvurunun kapsadığı mal ve hizmetlerin ortalama alıcıları nezdinde kolaylıkla ayırt edilebileceği gibi, bir bütün olarak bıraktığı izlenim itibariyle de işaretler arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b bendine göre iltibas tehlikesine yol açacak derecede benzerlikten söz edilemez. Ayrıca, yukarıda belirtildiği üzere, dava konusu işaretler arasında benzerlik bulunmadığından, mahkemenin aynı KHK'nın 8/4'üncü maddesine dayalı gerekçesine de itibar edilemeyeceğinden kararın temyiz eden davalılar yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar ... vekili ve Uluslararası .... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davalılara iadesine, 09/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.