MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24.12.2010 tarih ve 2009/164-2010/327 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, “...” ve “...” markalarının müvekkili şirket adına tescilli olduğunu, davalı şirketin “...” ibaresinin tescili için TPE'ye başvurduğunu, müvekkilinin başvuruya yaptığı itirazın TPE-YİDK tarafından nihai olarak reddedildiğini, davalının ibaresinin tescilinin 556 sayılı KHK'nin 8/1-b maddesine aykırı bulunduğunu, müvekkilinin markaları ile davalının başvurusunun benzer olduğunu, ortalama tüketici nezdinde karışıklığa yol açacağını, müvekkili marklarının tanınmış olduğunu ileri sürerek, TPE-YİDK'nin kararının iptaline, davalı marka başvurusunun reddine, davalı başvurusunun tescil edilmiş olması halinde hükümsüzlüğünün tespiti ile markalar sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı TPE vekili, davacı markaları ile davalı şirket markasının 556 sayılı KHK'nin 8/1-b maddesi anlamında benzer olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı şirket vekili, müvekkili şirket markası ile davacı markalarının 556 sayılı KHK'nin 8/1-b maddesi anlamında benzer olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı şirketin tescil başvurusunda bulunduğu marka ile davacının itiraza dayanak markalarının benzer olmadığı yönündeki YİDK kararı marka mevzuatına uygun olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesine dayanılarak açılmış olan TPE-YİDK kararının iptali ile davalı markasının tescil edilmiş olması halinde hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Dava konusu “...” ibareli başvuru, davacı adına tescilli olan “...” VE “...” markaları ile doğrudan iltibas oluşturmamakla birlikte, davacıya ait her iki markanın telaffuz itibarıyla yakınlık oluşturacak şekilde birleştirilerek türetilmesinden oluştuğu anlaşılmakla, dava konusu başvurunun davacı markalarının tüketici zihninde bıraktığı izlenimden çağrıştırma yoluyla iltibas tehlikesine yol açacağı ve bu durumun da 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi kapsamında nispi ret sebebi oluşturacağı düşünülmeden davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu sebeple davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.