ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 06/03/2014 tarih ve 2010/530-2014/87 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin nakliyat emtia poliçesi ile sigortaladığı emtianın davalı tarafından ... arası taşınması esnasında bir kısım emtianın denize düşerek zayi olduğunu, bir kısım emtianın ise konteynırlarda yerinde oynaması sonucu hasara uğradığını, müvekkilinin sigortalıya 28.824,00 Euro ödeme yaptığını ileri sürerek sigortalıya ödenen bedelin rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, ... olarak gösterilen davalının tüzel kişiliğinin bulunmadığını, böyle bir teşekkülden müvekkilinin acentelik üstlenemeyeceğini, konişmentoda taşıyan olarak ... firmasının gösterildiğini, husumetin anılan firmaya yöneltilebileceğini, müvekkilinin ...'a dava konusu taşıma işinde acentelik ettiğinin ispatlanamadığını, ağır hava koşullarına maruz kalan gemiye atfı kabil bir kusur bulunmadığını, hasar ihbarının yapılmadığını, konteynırın gönderen tarafından yüklendiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, taşıma sözleşmesinin sigortalı ile dava dışı Schenker ... firmaları arasında kurulduğu, alt taşıyıcı olan davalıya husumet yöneltilebileceği, ancak alt taşıyıcının sorumluluğunun haksız fiil hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği, hasarın fırtına nedeniyle meydana geldiği, taşıyıcının sefere başlamasından 8 gün sonra oluşan fırtınayı öngöremeyeceği, 6762 sayılı TTK'nın 1063'üncü maddesi kapsamında sorumsuzluk sebebinin gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, deniz taşıması esnasında meydana gelen hasar bedelinin sigortalıya ödenmesi üzerine davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Taşınan bir kısım emtianın konteynır üzerinden denize düştüğü, bir kısım emtianın da hasarlı şekilde teslim edildiği uyuşmazlık dışıdır. 6762 sayılı TTK'nın 1061'inci maddesi "Taşıyan, malların yükletilmesi, istifi, taşınması, elden geçirilmesi ve boşaltmasında tedbirli bir taşıyanın dikkat ve ihtimamını göstermekle mükelleftir. Teslim alındıkları andan teslim edildikleri ana kadar geçen müddet içinde malların zıyaı veya hasarı yüzünden doğacak zararlardan taşıyan mesuldür; meğer ki, zıya veya hasar, tedbirli bir taşıyanın dikkat ve ihtimamı ile dahi önüne geçilemiyecek sebeplerden ileri gelmiş olsun." şeklinde düzenlenmiş olup taşıyan ziya ve hasarın önüne geçilemeyecek bir sebepten ileri geldiğini ispatlarsa sorumluluktan kurtulur. Mahkemece, alınan ilk bilirkişi heyeti raporunda "günümüzde gemilerde teknolojik haberleşme cihazlarının bulunduğu, günde en az 4 defa ayrıntılı hava raporu alınabileceği, hava durumunun 19.11.2009 tarihinde ve öncesinde kendisini belli ettiği, bu durumda deniz tehlikesinin aniden ortaya çıkmasının söz konusu olmayacağı, yol kesmek dahil rota değişimi gibi tedbirlerle hasarın önüne geçilebileceği" belirtilmiş, sonradan rapor ibraz eden bilirkişi heyetince ise taşıyanın hava şartlarının getirebileceği olumsuz koşullardan kaçıp kaçamayacağı hususunda bir değerlendirme yapılmaksızın seyir esnasında sert hava/deniz koşullarında sefere devam edilmesi halinde deniz tehlikesi ve kazası defiinin ileri sürülebileceği görüşüne yer verilmiştir. Mahkemece, yapılan değerlendirmede de, geminin sefer tarihi ile fırtına tarihi dikkate alındığında sefere çıkıldıktan 8 gün sonra meydana gelen fırtınanın öngörülemeyeceği, bu durumda TTK'nın 1063'üncü maddesi 1'inci fıkrası, 1'inci bendi kapsamında sorumsuzluk hallerinin gerçekleştiği kabul edilmiş ancak ilk bilirkişi raporunda yer alan ve yukarıda belirtilen özellikle "geminin yol kesmek dahil rota değişimi gibi tedbirlerle hasarın önüne geçilebileceği" değerlendirmesine neden itibar edilmediği gerekçelendirilmemiştir. Bu durumda, geminin olay tarihinde bulunduğu mevki de gözetilmek suretiyle fırtınadan sığınabileceği, hasarın meydana gelmesini engelleyebileceği bir yolun bulunup bulunmadığı hususunda deniz taşımacılığı alanında uzman bilirkişilerden oluşan bir heyetten rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.