Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1558 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16683 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada (Kapatılan) Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05/06/2014 tarih ve 2014/101-2014/159 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, Davacı iddiasında davalıların söz konusu şirketlerde gizli ortak olduklarını, ancak şirketlere ait vergi borcundan sorumlu olmamak için açıkça şirket ortağı ve yöneticisi olmadıklarını ileri sürerek, Ticaret Sicil Yönetmeliği'nin 37.maddesi uyarınca şirket ortağı ve kanuni temsilci sıfatlarının ticaret siciline tescilen karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacı tarafça dava açmakta güdülen amacın davalıların mahkemece gizli ortak olduğunun tespit edilmesi halinde davaya konu şirketlerin mevcut bulunan vergi borçları nedeni ile gizli ortak olduğu ileri sürülen şahıslara (davalılara) vergi borcu sebebi ile başvuru yapabilmek olduğu, idari bir işlemin yapılmasında dikkate alınacak bir vakanın tespiti için Hukuk Mahkemesinde açılan tespit davasının dinlenemeyeceği, bu şekilde açılmış bir davan??n İdare Mahkemesi'nde görülecek dava için ancak delil tespiti mahiyetinde olduğu, yine İdare tarafından söz konusu tüzel kişilik perdesinin aralanmasını İdare Mahkemesi'nde açılacak bir dava ile mümkün olduğu, dolayısı ile İdare Mahkemesinde görülecek bir davada Hukuk Mahkemesinden alınacak bir tespit davasının geçerli olmayacağı, bu bakımdan yargı yolunun caiz olmadığı gerekçei ile davanın reddine karar verilmiştir.Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, davalıların dava dışı şirketlere ortak ve kanuni temsilci olduklarının tespiti istemine ilişkin olup, iddianın ileri sürülüş şekli ve şirketlerin nevi dikkate alındığında uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanunu kapsamında düzenlenen şirketler hukuku kuralları çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği, dolayısıyla adli yargının görevli olduğu hususu nazara alınmaksızın yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararın BOZULMASINA, 09.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.