Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1549 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 18686 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17/02/2012 tarih ve 2012/80-2012/80 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi ihtiyati haciz isteyen (alacaklı) vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:İhtiyati haciz isteyen alacaklı vekili, borçlu ... ile yapılan Genel Kredi Sözleşmesinin ... tarafından müşterek müteselsil borçlu sıfatıyla imzalandığını, kredi borcu ödenmeyince hesap kat edilerek ihtarname çekilmesine rağmen borcun ödenmediğini ileri sürerek, muaccel ve teminatsız olan 94.600,00 TL için ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, alacaklının alacağını tam olarak kanıtlayacak bir belge sunmadığı, borcun ödenip ödenmediğinin belgelendirilmediği, kayıtsız şartsız bir borç ikrarı anlamına gelen bir belge bulunmadığı, karşı tarafın mal kaçırdığı veya böyle bir girişimde bulunduğuna dair delil sunulmadığı, borca yeter menkul, gayrimenkul malları ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczini gerektirebilecek hususların ispat edilemediği gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.Kararı, ihtiyati haciz isteyen vekili temyiz etmiştir.Talep, ihtiyati haciz istemine ilişkindir. İİK’nın 258/I hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin “alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin “alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. İhtiyati hacizde amaç, ihtiyati tedbire benzer şekilde, Anayasa’nın 2’nci maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesinin bir gereği olarak, bireylere etkin hukuki himaye sağlamaktır. İhtiyati haciz yargılamasında, etkin hukuki himaye sağlamak, bunu sağlarken mümkün olduğunca çabuk ve seri hareket etme gerekliliği, usul kurallarına göre maddi hukuka dayanan hakkın araştırılmasından önce gelir. Maddi hukuka göre kimin haklı kimin haksız olduğu ve MK’nun 2’nci maddesindeki sınırlamaların aşılıp aşılmadığı İİK’nın 264’üncü maddesi çerçevesinde yapılacak incelemede ya da açılacak bir menfi tespit veya istirdat davası sırasında değerlendirilerek sonuçlandırılacaktır. Ayrıca kat ihtarnamesi İİK’nun 68/b ve 150/ı maddelerinde sayılan belgelerden kabul edilmektedir. Somut olayda, Genel kredi sözleşmesi ve hesap kat ihtarı ihtiyati haciz talebi ile birlikte dosyaya ibraz edilmiştir. Uyuşmazlık konusu genel kredi sözleşmesinin 36/1 maddesinde “… Bankanın gerek göreceği herhangi bir nedenle hesabın kesilmesi halinde kredi borcunun tamamı muaccel olur ve müşteri borç bakiyesini ilk talepte de herhangi bir itirazda bulunmaksızın nakden ve Banka dilerse hesaben ödemeyi kabul eder.” hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm uyarınca Banka tarafından hesabın kat’ına dair ihtarnameler borçlulara gönderilmiştir. Mahkemece, yukarıda açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde ihtiyati haciz talebi değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmek gerekirken yazılı gerekçe ile talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ihtiyati haciz isteyen vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın ihtiyati haciz isteyen banka yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.