Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1538 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 783 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 01.07.2011 tarih ve 2010/153-2011/129 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalıya ait ... adlı internet sitesinde izinsiz olarak davacı kuruma ait TSE markasının kullanıldığını, müvekkilin suç duyurusu üzerine 22.04.2010 tarihinde davalı şirketin işyerinde yapılan aramada 25.02.1993 tarihli vize süresi dolmuş TSE Kalite Uygunluk Belgesi ve TSE ... Bölge Müdürlüğü özel inceleme raporunun kullanma hakkı olmamasına rağmen işyeri duvarında asılı olduğunun tespit edildiğini, bu eylemlerin müvekkilinin marka tescilinden kaynaklanan haklarına zarar verdiğini, davalı şirket ürünlerinin TSEK belgesine sahip olduğu imajı verilerek tüketicilerin aldatıldığını ileri sürerek, TSE markasına vaki tecavüzün önlenmesini, davalının piyasaya sunduğu ya da stoklarında bulunan basılı evrak, broşür ve ürünlerin toplatılarak muhafaza altına alınmasına, 29.500 TL manevi, 5.900 TL maddi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, kararın ilanını talep ve dava etmiştir.Davalı şirket adına ..., davalı şirketin tasfiye olduğunu, tasfiye kararının 2003 yılında tescil edildiğini, 22.04.2010 tarihinde arama yapılan işyerinde şu anda ...’nin faaliyette bulunduğunu, ayrıca TSE belgeleri 1993 tarihli olup yenilenmesi gerektiğini bilmediklerini savunurak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ticaret sicil kaydına göre davalı şirketin 2003 yılında tasfiyeye girdiği ve tasfiye kararının 22.10.2003 tarihinde tescil edildiği, tasfiyenin 2005 yılında sona erdiği, 14.01.2005 tarihinde davalı şirketin sicil kaydının terkin edildiği, dava tarihinden 5 yıl önce tüzel kişiliği sona ermiş bulunan şirkete karşı husumet yöneltilerek dava açılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2- Ancak, dosyaya celp edilen ticaret sicil kaydına göre davalı şirketin 2003 yılında tasfiye sürecine girdiği ve 14.01.2005 tarihinde de sicil kaydının terkin edildiği anlaşılmıştır. İşbu dava ise ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2010/19210 Soruşturma sayılı dosyasında alınan arama kararı uyarınca yapılan arama ve el koyma neticesinde düzenlenen 22.04.2010 tarihli tutanak ve internet sitesinde yapılan tespite dayalı olarak 23.09.2010 tarihinde açılmıştır. Arama yapılan “...-... adresinde ticaret sicil kaydına göre dava dışı .... faaliyette bulunmaktadır. Dava tarihi itibariyle davalı şirketin tüzel kişiliği hukuken sona ermiştir. Dava konusu eylemler de terkinden sonraki döneme aittir. Terkin edilen tüzel kişiliğin vekaleten kendisini temsil ettirmesi de mümkün değildir. Davalı şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiği mahkemenin de kabulünde olup dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiğine göre davalı şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.