Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1535 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3644 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ...2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/12/2014 tarih ve 2013/520-2014/679 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 16/02/2016 günü hazır bulunan davacı asil ... ve davacılar vekili Av...., davalı vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkillerin evli olduğunu, ...'in iç hastalıkları uzmanı, ...'in radyoloji uzmanı olarak görev yaptığını, davacı ...'in 2011 yılında geçirdiği kaza nedeniyle sağ bacağından rahatsız olduğunu, olay günü.../...arası seyahat etmek için davalı havayolu şirketinden bilet aldıklarını, müvekkili ...'in ayağını bükemediği, bu durumun uçuş güvenliğini tehlikeye sokacağı gerekçesiyle uçağa alınmadığını, davacı ... ile çocuklarının uçağa bindiklerini, müvekkili ...'in ise engelli hali ile ... ait uçakla 01.30'da...'ya gitmek zorunda kaldığını, davcaının iki yıldır birçok havayolu şirketini kullandığını, herhangi bir sorun yaşamadığını, uçuş kurullarının hiç birinde ayağını bükemeyen yolcuların taşınamayacağına dair düzenleme bulunmadığını, olay nedeniyle müvekkillerinin manevi üzüntü yaşadıklarını ileri sürerek, davacı ... için 50.000 TL maddi, 320 TL ikinci bilet bedeli, davacı ... için ise 30.000 TL manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin ... üyesi olduğunu, 1.3.2.2 maddede standart uçak koltuğunu kullanamayacak durumda olan kişilerin uçağa kabul edilmeyeceğinin düzenlendiğini, davacının fiziksel problemini önceden bildirmediğini, davacının uçağa alınmasının diğer yolcuların güvenliğini tehlikeye düşüreceğini, tazminat şartlarının oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının hareket kabiliyeti kısıtlı kişi olmadığı, bacağını bükememesine rağmen özel yerleşim düzenine ihtiyaç duymadan yolculuk yapabildiği, uçağa alınmamasının uluslararası mevzuata uygun düşmediği, olay nedeniyle davacıların kişilik haklarının zedelendiği, manevi üzüntüye uğratıldıkları gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davacı ... için 40.000 TL, davacı ... için 10.000 TL manevi tazminat ile ikinci kez alınan uçak bileti bedeli 320 TL'nin tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2- Davacı vekili, müvekkili ...'in daha önce geçirdiği kaza sonucu sağ ayağını bükemediğini, davalının uçuş güvenliğini tehlikeye sokacağı gerekçesiyle davacıyı uçağa almadığını ileri sürerek, davacı ... ve eşi ... yönünden manevi tazminat isteminde bulunmuş, mahkemece davacı ... için 40.000 TL, eş için de 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Oysa, olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca, şahsiyet hakları hukuka aykırı bir biçimde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat isteyebilir. Somut olayda, davacı eş ... manevi üzüntüye kapılmakla beraber, şahsiyet hakları zedelenmemiştir.Bu itibarla, 818 sayılı BK'nın 49. maddesindeki manevi tazminat koşulların oluşmadığı nazara alınarak, davacı ... yönünden manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. 3-Öte yandan, manevi tazminat, ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır. 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel durumları göz önünde tutarak hükmedeceği manevi tazminat miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Somut olayda, davacı ... uçuş güvenliğini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle uçağa alınmamış, bu durumun kişilik haklarına bir saldırı olduğu kabul edilmiştir. Bu haliyle, mahkemece davacı ... lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı, olayın oluş şekli, duyulan elem, meydana gelen zarar, olay tarihindeki paranın alım gücü, tarafların konumu da dikkate alındığında yüksek bulunmuştur.Bu itibarla, açıklanan hususlar nazara alınarak daha makul, daha ılımlı, somut olayın özelliklerine daha uygun düşen bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı miktara hükmedilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştirSONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16/02/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.