Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 13.Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27.04.2006 tarih ve 2005/346 - 2006/213 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi duruşmalı olarak davacılar vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 04.12.2007 gününde davacı avukatı R.... Ö..... ile davalı avukatı T.... Z.........gelip, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraflar avukatları dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi D.... B....... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin 10.12.2004 tarihinde vekili olduğu E.... İ... adına aylık %24 faizi ile davalı bankanın B...... Banc Şubesine yatırılmak üzere Pendik Şubesine 1.661.000.000.000.-TL.sı yatırdığını, 21.12.2004 tarihinde paranın faizi ile ödenmesinin talep edildiğini, bankanın paranın yatırıldığını kabul ettiğini ancak faiz oranın %22 olduğu ve hesaba para yatırılırken ““vadeli /spot alım satım işlemleri sözleşmesi””nin akdedildiğini, buna göre müvekkilinin mevduatı ile döviz alındığını, hesapta 1.137.517,27 USD bulunduğunu bildirdiğini, müvekkiline ise 24.01.2005 tarihinde 1.530.284 YTL.sı ödediğini, eksik ödenen 251.352 YTL.sının talep edilmesine rağmen ödenmediğini, müvekkilinin gerçekte ““vadeli/ spot alım satım işlemleri sözleşmesi”ni imzalamadığını, para yatırılırken kendisine formalite bir evrak olduğu belirtilerek imza alındığını, sözleşmenin tercümesinin verilmediğini ileri sürerek, fazlaya ait haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 251.352 YTL.sı alacağın 6000 YTL.lik kısmının 21.12.2004 tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, müvekkili davalı arasında paranın yatırılmasından sonra ““vadeli/spot alım satım işlemleri sözleşmesi””nin imzalandığını, bu sözleşme ile mevduatının vadede ulaştığı tutarı belirlenen bir kurdan USD.na dönme hakkını sattığını, bu hakkı müvekkilinin fazladan %2.90 oranda ilave getiri sağlayacak bir opsiyon primi ödemeyi taahhüt ederek satın aldığını, müvekkilinin da vade sonunda USD aldığını, vade tarihinde USD kurunun düşük olması nedeniyle doğan zarara davacının katlanması gerektiğini, hesabın B...... şubesinde açılması nedeniyle İngilizce metinin imzalatıldığı ancak bunun yanında Türkçe metinin de davacıya teslim edildiğini, davacının risk beyanı da okuyarak işleme onay verdiğini, davacının 2002 yılından bu güne kadar TL.sı döviz mevduatlarını müvekkili bankada değerlendirildiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının ““vadeli/spot alım satım işlemleri sözleşmesi”” ve Risk Beyanını imzaladığının uyuşmazlık konusu olmadığı, davalı bankanın 2002 yılından beri mudisi olan davacının yüksek montantlı hesabında bu tip işlemleri bilebilecek seviyede olduğu, 11.10.2004 tarihinde imzaladığı belge ile hesabındaki paranın 1.490.000.-TL kur üzerinden USD alımını istediği, davacının hileye uğratıldığını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Davacı vekili, müvekkilinin 10.12.2004 tarihinde vekili olduğu E.... İ... adına aylık %24 faizi ile davalı bankanın B...... Banc Şubesine yatırılmak üzere Pendik Şubesine 1.661.000.000.000.-TL.sı yatırdığını, 21.12.2004 tarihinde paranın faizi ile ödenmesinin talep edildiğinde bankanın, hesaba para yatırılırken ““vadeli/spot alım satım işlemleri sözleşmesi””nin akdedildiğini belirttiğini, müvekkilinin gerçekte““ vadeli/spot alım satım işlemleri sözleşmesi””ni imzalamadığını, para yatırılırken kendisine formalite bir evrak olduğu belirtilerek imza alındığını, sözleşmenin tercümesinin verilmediğini ileri sürerek, eksik ödenen miktarın tahsilini talep etmiştir. Davalı banka tarafından davacıya ““vadeli/spot alım satım işlemleri sözleşmesi ve eklerinin”” İngilizce metninin imzalatıldığı. Türkçe metninin davacıya verilmediği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Mahkemece de davacının İngilizce metinleri imzaladığı kabul edilmiş fakat, davalı bankanın 2002 yılından beri mudisi olan davacının yüksek montantlı hesabında bu tip işlemleri bilebilecek seviyede olduğu, davacının hileye uğratıldığını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, 805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkındaki Kanun’un 1 nci maddesi gereğince, Türk tabiiyetindeki her nevi şirket ve müesseseler, Türkiye dahilindeki her nevi muamele, mukavele, muhabere, hesap ve defterlerini Türkçe tutmağa mecburdurlar. Bu itibarla mahkemece, Türkiye’de bulunan davalı banka tarafından düzenlenen ve Bahreyn şubesine İngilizce olarak gönderilen sözleşme ve belgelerin bu kanun kapsamında geçerli olup olmadığının tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 04.12.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.