Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15314 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10506 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 05/03/2013NUMARASI : 2011/348-2013/58Taraflar arasında görülen davada Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05/03/2013 tarih ve 2011/348-2013/58 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 03/10/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. T. B. ile davalılar vekili Av. Z. B. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Asıl davada davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 2001 tarihinde yetkili acentelik sözleşmesi imzalandığını, diğer davalının da cari hesap ilişkisine teminat teşkil etmek üzere taşınmazı üzerinde müvekkili lehine ipotek tesis ettirdiğini, davalı şirketin ihtarına rağmen acentelik sözleşmesine dayalı borcun ödenmediğini, bunun üzerine müvekkilince davalılar aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, ancak davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davada ise aynı borç için tahsilde tekerrür olmamak üzere davalı şirket aleyhine genel haciz yoluyla başlatılan takibe de itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.Asıl davada davalılar vekili, davacının hangi poliçeler dolayısı ile alacaklı olduğunu belgelendirmek zorunda olduğunu savunarak, davanın reddini istemiş, birleşen davada da davalı vekili aynı savunmada bulunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraf şirketler arasında 15.02.2001 tarihinde yetkili acentelik sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmenin teminatı olmak üzere davalı gerçek kişiye ait taşınmaz üzerine 70.000 TL bedelli ipotek tesis edildiği, davacı şirketin anılan sözleşmeye dayalı cari hesap ilişkisinden dolayı davalı şirketten 93.518,19 TL alacaklı olduğu, davalı şirketin bu miktardan, diğer davalı gerçek kişinin ise ipotek bedeli olan 70.000 TL'lik kısımdan sorumlu bulunduğu, davalıların her iki takip tarihinden önce temerrüde düşürüldükleri, dolayısıyla bilirkişi raporun da hesaplanan işlemiş faizin de kendilerinden istenebileceği, takibe konu alacağın likit olduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, takibin 70.000,00 TL asıl alacak ve 49,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 70.049,00 TL alacak üzerinden devamına, asıl alacağın %40'ı oranında icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen tahsiline, birleşen davanın kabulüne, takibin 23.518,29 TL asıl alacak ve 17,64 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 23.535,93 TL alacak üzerinden devamına, asıl alacağın %40'ı oranında icra inkar tazminatının davalı şirketten tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir. Asıl ve birleşen davalar, acentelik sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için başlatılan takiplere yapılan itirazların iptali istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçe ile asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise kabulüne karar verilmiştir. Ancak, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu alacağın uzun dönemleri kapsadığı, 2001-2010 yıllarına ilişkin davacı kayıtlarının örnekseme metodu ile gözlendiği belirtilerek davacının alacaklı olduğu açıklanmış ise de davalı tarafça, davacının dosyaya sunduğu kaynak ekstresindeki poliçelerden birinin ödendiği, poliçe listesindeki bir kısım poliçelerin kendileri tarafından düzenlenmediği yönünde savunmada bulunulduğu halde, bilirkişi raporunda bu savunma doğrultusunda bir incelemeye yer verilmediği gibi tek başına davacı defterlerinin incelenmesi sonucunda örnekseme metodu ile oluşturulmuş rapora dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu durumda, özellikle taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin 11. maddesinde, davalıya istihsal veya iptal konusu olan tüm poliçelerle ilgili kanuni defterleri tutma yükümlülüğü yüklendiği ve aylık mutakabatname düzenleneceği öngörüldüğü de gözetilerek mahkemece, tarafların tüm kayıtları incelenerek ve davalının davacı tarafından sunulan kayıtlara somut itirazları da değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalılara verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalılara iadesine, 09/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.