Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15290 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9348 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 13/02/2013NUMARASI : 2010/726-2013/46Taraflar arasında görülen davada Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 13/02/2013 tarih ve 2010/726-2013/46 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ve davalı L.. Y.. vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 05/09/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. M.. A.. ile davalılar vekili Av. M.. A.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalıların murisi olan İ.Y.'ın müvekkili şirketin ortağı ve müdürü iken arsa sahipleri ile arsa payı karşılığı kat yapımı sözleşmesini müvekkili adına imzaladığını, inşaatları müvekkilinin tamamladığını, müvekkile düşen dairelerin müvekkili adına tescili gerekirken, 14 ve 23 no'lu bağımsız bölümlerin İ.Y., 13 no'lu bağımsız bölümünün L.. Y.., 24 no'lu bağımsız bölümün İ. Y. ve davalılardan eşi L.. Y.. tarafından şirketten satın alınmış gibi gösterilerek, mülkiyetin muvazaalı olarak bu kişiler adına tescil edildiğini, davalıların İ. Y.'ın mirasçıları olduğunu, İsmail'in şirket müdürü olarak idare ve temsil yetkilerini kullanma amacına aykırı davrandığını, müdürlük sıfatını kendisine ve eşine kâr sağlama amacı ile kullanıp, muvazaalı işlemler yaparak kendisine haksız kazanç sağladığını ileri sürerek, anılan dairelerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı şirket adına tescilini talep ve dava etmiştir.Davalı L.. Y.. vekili, daireleri müvekkilinin ve İ Y'ın kendi birikimi ile satın aldığını, kamulaştırma gelirlerinin ve bazı daire satım bedellerinin dava konusu daireleri almaya yeterli olduğunu, şirketin daireleri İ Y ve L.. Y..'a sattığına dair faturaların bulunduğunu, şirkete bedellerinin kişisel harcamalara sayılarak ödendiğini savunarak, davanın zamanaşımı ve esas yönlerinden reddini istemiştir.Mahkemece, Dairemizin 11.05.2010 tarihli bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonunda; satışı yapılan taşınmazların davacı şirkete ait ticari defterlerde kayıt altına alındığı, gerek bilançoda gerekse gelir tablosunda mevcut olduğu, dosya kapsamı itibariyle devir işleminin şirketin bilgisinde olduğu ve zımni icazetin bu şekilde var olduğu gerekçesiyle, davalı L.. Y.. dışındaki davalılar hakkında verilen karar kesinleştiğinden, bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı L.. Y.. hakkında açılan davanın ise reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili ile davalı L.. Y.. vekili temyiz etmiştir.1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, muvazaa hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine yönelik olup, davacı vekili, davalıların murisi olan İ.Y.'ın müvekkili şirketin ortağı ve müdürü iken arsa sahipleri ile arsa payı karşılığı kat yapımı sözleşmesini müvekkili adına imzaladığını, inşaatları müvekkilinin tamamladığını, müvekkiline düşen dairelerin müvekkili adına tescili gerekirken, 14 ve 23 no'lu bağımsız bölümlerin İ. Y., 13 no'lu bağımsız bölümünün L.. Y.., 24 no'lu bağımsız bölümün İ.Y. ve davalılardan eşi L.. Y.. tarafından şirketten satın alınmış gibi gösterilerek, mülkiyetin muvazaalı olarak bu kişiler adına tescil edildiğini ileri sürmüş, mahkemece, davanın kabulüne dair verilen hüküm, Dairemizce davalı L.. Y.. yararına bozulmuş ve yapılan devir işlemlerine davacı şirket tarafından açık ya da zımni icazet verilip verilmediği hususunun araştırılması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyularak, söz konusu taşınmazların devrine zımnen icazet verildiği yönünde tespit ve sonucuna varılmıştır. Ancak davalı Leyla’ya yapılan taşınmaz devirlerinin 13 nolu bağımsız bölümün tam hissesi ile 24 nolu bağımsız bölümün yarı hissesinden ibaret olduğu, bu taşınmazların yanında, davadan önce yaşamını yitiren İ.Y.dan miras yolu ile tüm davalılara intikal eden 14 ve 23 nolu bağımsız bölümlerin tam hissesi ile 24 nolu bağımsız bölümlerin yarı hissesinin mevcut olduğu, eldeki davanın ise anılan tüm bağımsız bölümleri kapsadığı anlaşılmaktadır. Buna karşın mahkemece yapılan yargılama sonunda davalı Leyla hakkında verilen ret kararında, salt kendisine sağlar arası devir işlemi ile intikal eden taşınmazlar olan 13 ve 24 bağımsız bölümler zikredilmiş, adı geçen davalıya miras yolu ile intikal eden diğer taşınmaz hisseleri ile ilgili olarak her hangi bir hüküm kurulmamıştır. Daha önce kurulan hüküm, Dairemizin 11.05.2010 tarihli bozma kararı ile, bağımsız bölümler arasında ayrım yapılmaksızın, davalı Leyla yararına bozulmuş olup, bu hali ile 14 ve 23 nolu bağımsız bölümlerin tamamı ve 24 nolu bağımsız bölümün yarı hissesine ilişkin olarak davacı taraf yararına oluşmuş bir usuli müktesep haktan da söz edilemez. Bu durumda mahkemece, adı geçen davalıya miras yolu ile miras hissesi oranında intikal eden ve eldeki davaya konu edilen taşınmaz hisseleri yönünden de bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde sonuca gidilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı L.. Y..'a verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı L.. Y..'a iadesine, 09/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.