Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15285 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10479 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 06/11/2012NUMARASI : 2010/219-2012/1092Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 06.11.2012 tarih ve 2010/219-2012/1092 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 03.10.2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. O.. Ç.. ile davalı vekili Av. E.M.dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirketin K. Pendik E-5 Şubesi ile 2001 yılı sonu itibariyle çalışmaya başladığını ve ... CİF müşterisi olduğunu K.A.Ş'nin geçen zaman zarfında Yapı Kredi Bankası ile birleştiğini davalı bankada gerek Türk Lirası gerek döviz hesabı olmak üzere birden fazla mevduat hesabı açıldığını ve gerek Türk Lirası gerekse döviz ve dövize endeksli Türk Lirası olmak üzere krediler kullandığını 2009 yılında şirket hesaplarının incelenmesinde, davalı banka hesaplarında kredi kullanımında ve geri ödemelerinde uygunsuzluk gözlenmesi üzerine davalı bankaya 04/09/2009 tarihinde müracaat ile ilk açılış tarihi itibariyle hesap özetlerinin kredi sözleşme örneklerinin tasdikli örneklerinin talep edildiğini, davalı bankanın 16/10/2009 tarihli cevabi yazıları ve ekindeki dosya ile hesapların hesap ekstrelerinin, kredi ekstrelerinin limit artırım ile birlikte .. nolu toplam 628,130 EURO bedelli dövize endeksli TL ...nolu hesaptan 1303575 EURO bedelli döviz .. nolu hesaptan toplam 769.223.532 TL bedelli TL sözleşme örneklerini sunduğu, sadece bankanın sunmuş olduğu bu kayıtlar üzerinde yapmış oldukları inceleme de TL, döviz ve döviz endeksli TL olmak üzere birden fazla kredi kullandırıldığını, bu kredilerin yukarıda belirtilen 3 esas sözleşmeye bağlı limit artırımı yolu ile tatbik olunduğunu ve tüm kredi sözleşmelerine ilişkin olmak üzere faiz hesaplamalarının yasal mevzuattan kaynaklanan kesintilerin kur tatbikatında özellikle dövizin düşmüş olduğu dönemlerde sözleşmeler ve mevzuata aykırı olarak hesaplamalar yapıldığını, tahsilatlar yapıldığının gözlendiğini, bu haliyle davalı bankanın müvekkilini zarara uğrattığını ileri sürerek, davalı banka nezdindeki ... nolu müşteri hesabı adı altında mevcut tüm mevduat ve kredi hesapları incelenmek suretiyle müvekkilinin zararının tespit edilmek suretiyle şimdilik 10.000,00 TL zararın davalıdan en yüksek kredi faizi uygulanmak suretiyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili bankanın davacı şirketin banka nezdinde kullanmış olduğu tüm kredi sözleşmeleri, hesapları ve ödemeleri gösteren belgelerden açıkça görüleceği gibi bankacılık mevzuat hükümleri ve sözleşmeye uygun davrandığını, mevzuat hükümlerine göre TCMB'ye bildirdiği kredi faiz oranlarından temerrüt tarihinde yürürlükte olan en yüksek kredi faiz oranına ve bu oranın %50 ilavesi ile temerrüt faizi ödemeyi kabul ettiğini, müvekkilinin banka kayıtları incelendiğinde taraflar arasındaki sözleşmeye ve bankacılık mevzuatına uygun hareket ettiğinin tespit edileceği davacı tarafın davasının haksız ve yersiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, banka ile müşteri arasında akdedilmiş bulunan Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi'nin 36. maddesine göre, bankanın döviz kurundaki düşme nedeniyle doğacak zararını garanti altına aldığı, bundan bankacılık mevzuatına ve hukuka ahlaka aykırı bir durumun olmadığı, bu hüküm olmadığı takdirde döviz kurlarının düşmesi nedeniyle kredi veren bankanın zarara uğrayacağı ve tüm müşterilerinin aynı durumda olması halinde de bu zararın telafi edilemeyeceği, önceden böyle bir hüküm konmasının bu nedenle hukuka aykırı olmadığı ve davacının tacir olması nedeniyle sonuçlarını öngörüp katlanması gerektiğinden davacıyı bağlayıcı olduğu, yapılan hesap sonucu davacının sadece 630 TL alacağı bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 630 TL'nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, banka kredi sözleşmesinden kaynaklanan istirdat istemine ilişkindir.Dosya içinde mevcut bilirkişi raporunda, taraflar arasında düzenlenen sözleşmelere ek olarak, davalı tarafça kullandırılan döviz kredilerinin geri ödemeleri sırasında kurlardaki düşüşe karşı önlem olarak TL bazlı geri ödemenin sözleşme tarihindeki kurdan düşük olarak hesaplanamayacağı yönünde kayıt konulduğu, bu kapsamda yapılan hesaplama doğrultusunda, davalı bankanın kabule konu miktar kadar fazladan tahsilat yaptığının belirlendiği belirtilmişse de; davacı tarafça sunulan temyiz dilekçesi içeriği itibari ile esasen davaya konu sözleşmelerin eki mahiyetindeki bu hükmün davacı tarafça da benimsendiği ancak davacı vekili tarafından, hesaplamanın ilgili ek hüküm gereğince yapılmadığının ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır. Nitekim bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada, davacı şirket kredi geri ödemelerinin tutarı, davalı banka satış kuru ile Merkez Bankası satış kuru değerlendirilmek suretiyle hesaplanmıştır. Oysa ki; değinilen ek madde hükmü içeriğinde, kredi geri ödeme tarihindeki banka döviz satış kurunun, kredi kullanım tarihindeki banka alış kurunun altında olması halinde, banka alış kurunun esas alınacağı belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece, davalı bankanın ilgili döviz alış ve satış kurları belirlenerek, değinilen ek madde uyarınca tahsilat yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.