MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 11/02/2013NUMARASI : 2009/347-2013/54Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11/02/2013 tarih ve 2009/347-2013/54 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 03.10.2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. M.. F.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkiline nakliyat emtia poliçesiyle sigortalı araç yedek parçalarının İspanya/Bursa arası taşınması sırasında hasar gördüğünü, sigortalının zararının karşılandığını ileri sürerek, 57.079,45 EURO'nun davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, hasarın hatalı ambalajlamadan kaynaklandığını, CMR 17/4. maddesi gereğince sorumlulukları bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, azınlık bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, nakliyat emtia poliçesiyle sigortalı araç yedek parçalarının hatalı ambalajlamadan dolayı hasar gördüğü, bunun aksini davacının ispatlayamadığı, CMR 17/4 göre taşıyıcının sorumlu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, nakliyat emtia sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece emtianın hasarlı ambalajlamadan dolayı hasar gördüğü, CMR 17/4. maddeye göre davalı taşıyıcının sorumluluğu bulunmadığı, ambalajlama hatasının poliçe teminatı kapsamında olmadığı, buna rağmen davacının ödemede bulunduğu, davalı taşıyıcıdan rücuan tazminat talep edemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. HMK'nun 266. maddesi uyarınca çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda ise mahkemece makine mühendisi, sigorta taşımacılık uzmanı ve hukukçu bilirkişiden rapor alınmış, makine mühendisi ve taşımacılık uzmanı raporlarında, olayda ambalaj yetersizliği bulunmadığı, malların iyi istiflenmediği, aracın iyi sabitlenmemesi ve aracın çok kötü kullanılmasından dolayı hasarın oluştuğu, taşıyıcının ayrıca yüke nezaret borcu bulunduğu, sonuç olarak davalının %80, gönderenin %20 kusuru olduğu belirtilmiş, rapora muhalif hukukçu bilirkişi ise hasarın ambalaj hatasından kaynaklandığını, taşıyıcının zarardan sorumlu olmadığını ifade etmiş, mahkemece anılan azınlık raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Oysa, ambalajlama ve istifleme konusunda uzman teknik bilirkişiler tarafından değerlendirme yapıldığı halde, anılan hususta uzman olmayan hukukçu bilirkişinin raporuna göre karar verilmesi doğru olmadığı gibi, dosyadaki 08.09.2008 tarihli ibraname isimli belgede alacağın sigorta şirketi tarafından temlik alındığının belirtilmesi karşısında, bu temlik uyarınca davalıdan rücuan tazminat talebinde bulunabileceği nazara alınmadan davanın reddine karar verilmesi de doğru olmamış, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü hükmün anılan taraf yaranına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.