MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 06/05/2013NUMARASI : 2012/12-2013/86Taraflar arasında görülen davada İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 06.05.2013 tarih ve 2012/12-2013/86 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin yönetim kurulu üyesi ve başkanı olduğunu, 12/10/2011 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında müvekkili hakkında genel kurulun ibra etmeme kararı verdiğini, ancak yönetim kurulu üyesi olan diğer altı kişinin ibra edildiğini, sadece müvekkilinin ibra edilmediğini, söz konusu genel kurulda alınan ibra etmeme kararının hakkaniyet ve adalet ile ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek, 12/10/2011 tarihinde yapılan genel kuruldaki ibra etmeme yönündeki kararının kesin hükümsüzlüğünün tespitine, genel kurulca alınan ibra etmeme kararının geçersiz kılınmasına ve müvekkilinin hükmen ibrasına dair karar alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacı hakkında 12/10/2011 tarihli genel kurulda alınan ibra etmeme kararına ilişkin olarak herhangi bir sorumluluk davasının açılmadığını, dava açılmasına yönelik herhangi bir karar alınmadığını, bu nedenle davacının ibra davası açmasının hukuki yararı bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, tüm dosya kapsamına ve toplanan delillere göre, ibra edilmeyen davacı hakkında, sorumluluk davası açılması yolunda alınmış bir genel kurul kararı veya açılmış bir dava bulunmadığından hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, davalı anonim şirketin yönetim kurulu başkanı olan davacı hakkında 12.10.2011 tarihli genel kurul toplantısında alınan “İbra edilmeme” kararının iptali istemine ilişkindir. Dava konusu genel kurulda yönetim kurulu üyelerinin ibraları ayrı ayrı oylanmış ve diğer yönetim kurulu üyeleri ibra edilmesine rağmen davacı ibra edilmemiştir. İbra edilmeme kararı alınırken de somut nedenler ortaya konulmamıştır. Mahkemece, yazılı gerekçeyle, davacının bu aşamada dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Ancak anonim şirketlerde, şirket ile yönetim kurulu üyeleri arasındaki hukuki ilişkide yönetim kurulu üyelerinin, ortaklığın yönetimi ve iş yılı sonunda hesap verme yükümlülüğü bulunmakla birlikte ibra edilmeyi talep hakkı da vardır. Genel kurulun ibra konusunda geniş taktir yetkisi bulunmaktadır. Fakat bu yetki sınırsız değildir. Genel kurul sorunsuz bir bilanço ve yıllık raporla faaliyet dönemine ait işlemlerin hesabını veren bir yönetim kuruluna ibra vermekle yükümlüdür. Ortada somut nedenler yokken ibradan kaçınılması dürüstlük kurallarına aykırı düşer (ÇAMOĞLU, Ersin, Anonim Ortaklık Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu, 2. Baskı, syf.231).Mahkemece, öncelikle davacı hakkında genel kurulda alınan ibra edilmeme kararına dayanılarak alınmış bir sorumluluk davası açılması kararı ile açılmış bir sorumluluk davası bulunup bulunmadığının araştırılması gerekmektedir. Davacı hakkında açılmış bir sorumluluk davasının mevcut olduğunun belirlenmesi halinde, davacı hakkında verilen ibra edilmeme kararının açılmış sorumluluk davasında değerlendirilecek olması karşısında, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığının kabulü ile davanın reddi gerekir. Ancak, davacı hakkında açılmış bir sorumluluk davası bulunmadığının ve makul bir süre geçmesine rağmen bu davanın açılmadığının anlaşılması halinde ise bu davada alınan ibra edilmeme kararının TTK ve ana sözleşme hükümleri gereğince kanun, ana sözleşme hükümleri ve iyi niyet esaslarına aykırı bulunup bulunmadığı yönlerinden tarafların dayandıkları deliller de değerlendirilmek suretiyle ortaya çıkacak sonuca göre davacının istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 02.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.