MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 30/11/2011NUMARASI : 2009/829-2011/672Taraflar arasında görülen davada Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 30.11.2011 tarih ve 2009/829-2011/672 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 21.01.2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacılar vekili Av. S.. Y.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı şirketi temsilen açılan davada davacılar vekili, müvekkili ile davalı arasında 16.07.2007 tarihli kireç taşı çıkarılması, nakliye ve istif sözleşmesi yapıldığını, yapılan sözleşme gereği müvekkili firmanın sözleşme gereğini yerine getirerek kireç taşını davalı taraf fabrika sahası içine istif edilmiş olarak bıraktığını, ancak davalının hiçbir ödemede bulunmadığını, bunun üzerine davalıya karşı icra takibine geçildiğini, müvekkilinin taş üretim bedeli, nakliye bedeli ve diğer masraflar yönünden zarara uğradığı gibi kar kaybına da uğradığını ileri sürerek, sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi ve müvekkilinin bu fesih nedeniyle uğramış olduğu zarar ve elde etmesi gereken karın tazmini amacıyla 30.000,00 TL'nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında yapılan ıslah ile müspet zarar olarak belirlenen 48.868,72 TL'nin faiziyle tahsili istenmiştir.Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin süresinin 2 yıl olup, bu hüküm uyarınca müvekkilinin davacı şirketten kireç taşı aldığını ve bedellerinin tamamını ödediğini, davacı tarafın 4 adet fatura bedeli için başlattığı icra takibine konu borcun da takibin akabinde faizi ile ödendiğini, dolayısıyla müvekkili tarafından davacıya ödenmemiş bir bedel bulunmadığını, sözleşmenin süresinin sona erdiğini, bu nedenle davacının haksız fesih nedeniyle herhangi bir talepte bulunmasının mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafın davalı şirketten dava konusu ettiği alacağının söz konusu 2 yıllık sözleşmelere istinaden davalı şirkete satıp teslim ettiği mallar ile ilgili tahsil edilmemiş her hangi bir alacağa yönelik olmadığı, adı geçen satım sonucu doğan alacağının tamamının icra takibi üzerinden tahsil edildiği, davacının işbu davadaki talebinin iki yıllık sözleşmelerden sonra da kendisinden kireç taşı alımı, nakliyesi vs. hususlar yönünden davalı şirketin alım satım komisyonunca karar verildiği ve bu kararın da davalı şirketin yönetim kurulunca onaylandığı ancak buna rağmen daha sonradan bundan tek taraflı olarak vazgeçtiği yani feshettiği, bu nedenle haksız fesihten kaynaklı zarar ve kar kaybı olduğu, davalının sözleşmeyi tek taraflı ve haksız olarak feshi nedeniyle davacının bundan doğan müspet zararını tazmin etmek zorunda olduğu, davalı şirketin sözleşmeyi haksız feshi nedeni ile davacının uğradığı müspet zararın (kar kaybı) toplam 48.868,72 TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 30.000,00 TL'nin dava tarihi olan 18.12.2009 tarihinden, 18.868,72 TL'nin de ıslah tarihi olan 25.11.2011 tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlarda reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2- Dava, davalının 2009-2011 kampanya dönemi ihtiyacı olan kireç taşının nakliye dahil davacıdan satın alınmasına ilişkin olarak taraflar arasında kurulan sözleşmenin yürürlüğü esnasında davalı tarafından haklı bir neden olmadan feshedilmesi sonucu davacının uğradığı müspet zarar kapsamındaki kar kaybının tazmini istemine ilişkindir.Taraflar arasında 30.01.2009 tarihinde kurulan davaya konu sözleşmenin davalı tarafından tek taraflı ve haklı bir sebep olmadan 28.08.2009 tarihinde feshedildiği hususları dosya kapsamından anlaşılmakta olup, davacının bu nedenle ifa menfaatine ilişkin kar kaybı zararı isteminde bulunma hakkı mevcut ise de uğranılan zararın hesabında fesihten sonra kalan tüm sözleşme süresi değil, davacının bu haksız fesih sonrasında feshedilen sözleşme konusu iş ile aynı nitelikte bir işi bulması için gereken süre, bir başka anlatımla aynı nitelikteki bir işi hangi sürede bulacağı veya bulması gerektiği konusunda tespit edilecek makul bir süre göz önüne alınarak uğranılan kar kaybının hesaplanması gerekmektedir.Somut olayda ise 7 ay yürürlükte kalan 2 yıllık sözleşmenin fesihten sonra kalan tüm sözleşme süresi içinde davacı tarafından teslimi gereken tüm kireç taşı miktarına göre hesaplama yapılarak kar kaybı zararı belirlenmiş olup, bu hesap yöntemi açıklanan ilkeye uygun bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece, bilirkişilere yaptırılacak inceleme sonucu davacının fesihten sonra aynı nitelikte bir işi bulabilmesi için gerekli makul bir sürenin tespit ettirilerek, belirlenecek bu süre için uğradığı kar kaybının hesaplanması, eğer davacı tespit edilen süreden önce aynı nitelikte bir iş bulmuşsa bu halde de fesihten söz konusu işi bulduğu tarihe kadar olan süre içinde uğradığı kar kaybı zararının hesaplanarak hüküm altına alınması gerekirken, yazılı şekilde kalan tüm sözleşme süresine ve edimine göre hesaplama yapılması doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.3- Öte yandan, davacının uğradığı kar kaybına ilişkin zararın hesabında sözleşmede kar oranı belirtilmediği gerekçesiyle davacının 2007, 2008 ve 2009 faaliyet dönemine ilişkin genel karlılık oranlarının dikkate alınması sonucu bulunan faaliyet karlılık ortalamasına göre kar kaybı hesaplanarak bulunan miktar hüküm altına alınmış ise de davacı, feshedilen sözleşmeden dolayı uğradığı kar kaybı zararının tazminini istemiş olmasına göre hesaplama yapılırken feshedilen sözleşme uyarınca elde edilmesi gereken kar miktarı göz önüne alınarak hesaplama yapılması gerekmektedir. Bu durumda, sözleşmede kar oranı belirlenmemiş olsa da bilirkişilerce bu konuyla ilgili olarak davacı defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak davacının bu sözleşmeye konu işten dolayı elde ettiği ve/veya etmesi gereken karın belirlenerek, buna göre kar kaybı hesabının yapılması gerekirken yazılı şekilde davacının tüm faaliyetleri nazara alınarak bulunan ortalama karlılık hesabına göre tazminat tayin edilmesi de doğru görülmemiş, kararın bu yönden de taraflar yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına; (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle de taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın her iki taraf yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 23.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.