MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 16/03/2012NUMARASI : 2009/1116-2012/162DAVACI : A.. D..Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16.03.2012 tarih ve 2009/1116-2012/162 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 21.01.2014 günü hazır bulunan davacı vekilleri Av. S.. K.. ile Av. C. Ç. ve davalı vekili Av. O. B. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, M. Madencilik San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin 2003 yılından itibaren faaliyet gösterdiğini ve aynı yerde faaliyet gösteren M. Yapı Ltd. Şti.'den rödövans sözleşmesi ile kiraladığı kalker madenini işlettiğini, müvekkili ve davalının birlikte M. Madencilik San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin ortağı ve müdürleri olduklarını, şirket ana sözleşmesine göre müvekkilinin şirketi tek başına temsil ve ilzama, davalının ise temsile yetkili kılındıklarını, 2005 yılı Kasım ayından itibaren davalının kötü niyetli tutum ve davranışları yüzünden M. Madencilik Ltd. Şti.'nin ağır zarara uğratıldığını, davalının zimmetine para geçirdiğini veya şirket paralarını gizlediğini, davalının müdürü olduğu şirketin aktifini muhasebe hileleri ile azaltmaya çalıştığını, M. Ltd. Şti.'ni yine müdürü olduğu M. Yapı Ltd. Şti.'ne karşı borçlandırdığını, davalının müdürlük yetkisinin devam etmesinin şirketin batmasına neden olacağını ileri sürerek, TTK'nın 161 ve 162. maddeleri gereği M. Madencilik San. ve Tic. Ltd. Şti. müdürü olan davalının şirketi temsil yetkisinin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı, davacının iddialarının tamamının gerçek dışı olduğunu, davanın kötü niyetli olarak açıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, salt şirket defterlerinin usulüne uygun tutulmamış olmasının davalının fiktif işlemler yaptığının bir delili olarak kabul edilemeyeceği, zira davalı, şirket hesabı dışında açılan banka hesabının dava dışı ve ticari ilişki içinde bulunduğu Akçansa ile yapılan sözleşme gereğince açıldığını sunduğu belgelerle kanıtladığı gibi davalının kayıt dışı işlemler yaptığı ve davacının şirket hesaplarını incelemesinin davalı tarafından engellendiği iddiasının ispatlanamadığı, öte yandan, esasen davalıdan daha geniş yetkiyle şirketi temsil ve ilzama yetkili kılınan davacının, ortak olunan şirketi borç altına sokan işlemlerden haberdar olmadığını düşünmenin hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı gibi sunulan delillerin de yeterli olmadığı, davacının iddialarının sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, tarafların ortağı ve ana sözleşme ile tayin edilen yöneticisi oldukları M.Madencilik San ve Tic. Ltd. Şti.'nin 2005 yılı Kasım ayından itibaren davalının kötü niyetli tutum ve davranışları yüzünden ağır zarara uğratıldığı iddiasına dayalı olarak, TTK'nın 161 ve 162. maddeleri gereği davalının şirketi temsil yetkisinin kaldırılması istemine ilişkindir.Yargılama sırasında toplanan deliller, davalının savunmasından geçen sözleşme ve protokoller ile gerek tarafların ortağı ve yöneticisi oldukları dava konusu M. Ltd. Şti gerekse sadece davalının ortağı olduğu May Ltd. Şti. defter ve yardımcı kayıtları da incelenmek suretiyle düzenlenen bilirkişi raporlarına göre, davalının ortağı olduğu M. Ltd. Şti.'ni yine sahibi olduğu May Ltd. Şti.'ne karşı esas sözleşmeye göre şirketi ilzam yetkisi olmadığı halde borçlandırdığı, şirketin yönetiminde basiretsizlik ve ağır ihmal bulunduğu hususları tespit edilmiştir.Davalının, şirketi ana sözleşme ile kendisine tanınan yetkinin de dışına çıkmak suretiyle yönettiği ve borçlandırdığının tespit edilmiş olmasına rağmen mahkemece, salt şirket defterlerinin usulüne uygun tutulmamış olmasının davalının fiktif işlemler yaptığının bir delili olarak kabul edilemeyeceği, davalının kayıt dışı işlemler yaptığı ve davacının şirket hesaplarını incelemesinin davalı tarafından engellendiği iddiasının ispatlanamadığı, davalıdan daha geniş yetkiyle şirketi temsil ve ilzama yetkili kılınan davacının, ortak olunan şirketi borç altına sokan işlemlerden haberdar olmadığını düşünmenin hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de davacının, davalının işlemlerinden haberdar olduğu andan itibaren bu durumu kabul etmeyerek mahkeme kanallarıyla tespitler yaptırdığı, ihtarnameler gönderdiği, şikayetlerde bulunduğu ve davalı hakkında çeşitli davalar açmış olduğu hususları göz önüne alındığında mahkemenin davacının, davalının işlemlerini bildiğinden dava açamayacağı yönündeki gerekçesi ile davalının usulsüz işlemlerinin ispatlanamadığı yönündeki gerekçesi dosya kapsamına ve yapılan inceleme sonuçlarına aykırı bulunduğundan doğru olmadığı gibi şirket müdürünün azline ilişkin davalarda şirketin, şirket ortaklarının, şirket alacaklılarının ve şirketle ilişkiye giren tüm üçüncü şahısların hukuki menfaatlerinin şirket yöneticilerinin hukuki durumlarından ve menfaatlerinden üstün tutulması ve gözetilmesi gerekliliği karşısında mahkemenin davacının, davalının işlemlerine sessiz kaldığından dava açamayacağı yönündeki gerekçesi de yerinde değildir. Bu itibarla davacının, davalının şirketi zarara uğratıcı eylemlerinden haberdar olması durumunda bile bu hususun şirket aleyhine yorumlanması mümkün olmayıp, zarar doğurucu işlemlerde bulunan müdürün azline engel teşkil etmez.Buna göre mahkemece, davanın kabulü ile davalının temsil yetkisinin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.