MAHKEMESİ : UŞAK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/05/2013NUMARASI : 2006/219-2013/214Taraflar arasında görülen davada Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16/05/2013 tarih ve 2006/219-2013/214 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı U.Holding A.Ş. vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 30/09/2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan asıl ve birleşen davada davalı U. Uşak A.Ş. ve birleşen davada davalı U. Holding A.Ş. vekili Av. A. A. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, davalı şirket yöneticileri tarafından yatırılan paraların istendiği her an geri çekilebileceği ve karşılığında yüksek faiz verileceği vaadiyle para toplama faaliyetinde bulunulduğunu, müvekkillerinden bunlara dair garanti verilmek suretiyle 100.000 DM tahsil edildiğini, yatırdıkları paranın %20 oranında değer kazandığını ve her istedikleri an geri çekilebileceğinin söylenmesi nedeniyle davalılara güvenen müvekkillerinden daha sonra 40.000 DM daha tahsil edildiğini, müvekkillerine 19/07/2000 tarihinde verilen U. Holding A.Ş. hesap ekstresi adlı belge ile şirkette bulunan parasının 150.004 DM olduğunun bildirildiğini, müvekkillerine bir süre sonra üzerinde U. Holding A.Ş. hisse senedi ibaresi bulunan hisse senedi özelliklerine ve şartlarına uymayan belgelerin gönderildiğini, müvekkillerinin yatırdıkları parayı talep etmelerine davalı tarafından ödeme yapılmadığını, taraflar arasında geçerli bir hisse senedi satım sözleşmesi kurulmadığını, taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığını ileri sürerek, 140.000 DM karşılığı 112.000,00 TL'nin temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davacı vekili, aynı gerekçelerle müvekkilinden de 42.900,00 DM tahsil edildiğini, müvekkiline 18/01/1999 tarihinde yatırdığı 20.400 DM karşılığında "U.- U.M. Pazarlama San. Ve Tic. A.Ş. Tahsil Fişi" adlı bir belge verildiğini, aynı şekilde 24/10/2000 tarihinde yatırılan 22.500 DM karşılığında ise üzerinde sadece "Tahsil Fişi" yazılı başka bir belge daha verildiğini, bir süre sonra müvekkili tarafından yatırılan paranın iadesi istenildiği halde davalı tarafından ödeme yapılmadığını ileri sürerek, 42.900 DM karşılığı 39.600,00 TL'nin temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı şirketler vekili, davacıların müvekkili şirketlerden hisse senedi satın alarak ortak olduklarını, şirket ortağı olan kişinin ödediği sermaye bedelini şirketten isteyememeğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Diğer davalı, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında ortaklık ilişkisinin kurulmadığını, davalı şirketlerin davacılardan iddia edilen miktar para aldığının sabit olduğu gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.Kararı, davalı şirketler vekili temyiz etmiştir.Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemlerine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davacı taraf, davalının yüksek oranda kar verileceği ve yatırılan paranın istenildiği an çekilebileceği vaadi ile müvekkillerinden para tahsil edildiğini, ancak bir süre sonra talep edilmesine rağmen toplanan paraların geri verilmediğini iddia etmiş, davalılar ise davacı ile davalı şirketler arasında ortaklık ilişkisi kurulduğunu savunmuştur. Mahkemece, taraflar arasında ortaklık ilişkisinin kurulmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.Gerçekten de 6762 sayılı TTK'nın 329 ve 405. maddeleri uyarınca anonim şirket ortakları kural olarak şirkete yatırdıkları sermayeyi geri isteyemezler. Ayrıca yetkili kurulların bir kararı olmadıkça da anonim şirketler, pay senetlerini nominal bedellerinin üzerinde halka arz edemezler. Sermaye artırımlarında, yeniden ihraç edilecek payların taliplilerine “primli” olarak tahsis edilmesi mümkündür. Bunun için de, prim miktarı hakkında genel kurul kararı olması ve nominal değeri aşan ödemelerin (prim) TTK’nın 466/1. maddesinin uyarınca kanuni yedek akçeye eklenmesi gerekir. Anılan hükümlerin uygulanabilmesi için de ortada geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunması gerekmektedir. Anonim şirketlerde hisse sahibi olmanın iki yolu vardır, bunlar aslen veya devren pay sahibi olunmasıdır. Aslen pay sahibi olunması şirketin kuruluşunda yada sermaye artırımında sermayeden pay alma yolu ile pay sahibi olma, devren pay sahibi olma ise, bir anonim ortaklıkta pay sahibi olan bir kişiden sahibi olduğu hisselerin satın alınarak pay sahibi olunmasıdır. Davalı tarafından davacının şirket ortağı olduğu iddia edilerek şirket pay defterinin davacıya ait kısmının fotokopisi dosyaya sunulmuş ise de, bu kayıtta davacının hangi tarihte ve nasıl pay sahibi olduğu, devren mi yoksa, aslen mi pay sahibi olduğu belli değildir. Davacının devren pay sahibi olması halinde, hisse devreden kişinin kim olduğu, davalı şirketin ortağı olup olmadığı, davacının ortaklığına ilişkin bu kaydın ortaklık durum belgesine göre yapılıp yapılmadığı belli olmadığı gibi davacının davalı şirkete ait sermaye hesabı içinde pay sahibi olup olmadığı da belli değildir. Bununla birlikte davacının ortak sıfatıyla genel kurullarına katıldığı veya usulünce dağıtılmasına karar verilen kar payını aldığı veya başka bir şekilde ortaklığın benimsenmesi sonucunu doğuracak bir ilişkiye girip girmediği de belli bulunmamaktadır. Bu nedenle uyuşmazlık, davacının davalı şirketin ortağı olup olmadığı, dolayısı ile taraflar arasındaki ilişkinin davalıların savunduğu şekilde bir ortaklık ilişkisi mi, yoksa davacının iddia ettiği şekilde yüksek kar payı vaadi ile tasarrufların davalı şirket nezdinde değerlendirilmek üzere davalıya para verildiği, yani 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 10. maddesinde düzenlenen mevduat ilişkisi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.Dosyada mübrez bilirkişi kurulu raporunda, ortaklar pay defterine göre davacıların ortak olarak kayıtlı olduğu, buna göre davacıların davalı şirketlerin ortakları olduklarına ilişkin tesbit yapılmış ise de yapılan inceleme ve varılan sonuç yeterli değildir. Zira, davacıların şirket ortağı olduklarının ispatı için pay defteri tek başına yeterli değildir. Bu itibarla, mahkemece, aynı veya başka bir bilirkişi kuruluna davacıların sahih bir şekilde davalı şirketlerin ortağı olup olmadıklarının tesbiti için davalı şirketlerin tüm ticari defter ve kayıtları ile hisse devir tarihinden dava tarihine kadar davalı şirketin yapmış olduğu genel kurullara ait tutanaklar ve hazirun cetvelleri incelenerek davacılara hisse senedi verilip verilmediği, senedin bir değerinin bulunup bulunmadığı, bu hisselerin davalı şirketin sermayesinde temsil edilip edilmediği, genel kurullarda sermayenin ne şekilde temsil edildiği ve davacılara kar payı dağıtılıp dağıtılmadığı hususları açıklığa kavuşturulmalı ve bu inceleme sonucunda davacıların ortaklığının sahih olmadığı, pay defterindeki kaydın diğer kayıtlarla örtüşmediği anlaşıldığı taktirde davacıların ödediği miktarın tahsiline karar verilmesi gerektiği, aksi halde, yani davacıların şirket ortağı olduklarının belirlenmesi halinde bu durumda davacılara verilen pay senetlerinin o tarih itibariyle nominal değerinin ne olduğu, şayet davacılardan nominal değer üzerinden bir bedel alınmış ise primli hisse senedi çıkarılması yolunda bir kararın bulunup bulunmadığının tesbiti ile varsa davacılardan fazla alınan bedelin iadesine karar verilmesi gerektiği, buna göre açıklanan tüm bu hususların tereddütsüz şekilde ortaya konulmasından sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın adı geçen davalılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davacılardan alınarak davalı şirketlere verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 30/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.