Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1480 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16178 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/09/2014 tarih ve 2013/184-2014/208 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, tüm markalaşma faaliyetlerini "...." kelimesi üzerine oluşturan müvekkilinin, söz konusu kelimenin ... nezdinde 36. sınıf bakımından müvekkili adına kaydedilmesini sağlamak amacıyla markalarının tescili için başvuruda bulunduğunu, ancak müvekkili marka başvurularının davalı adına 13/03/2008 tarih ve 2007/15146 sayılı "...." markasına benzerlik nedeniyle reddedildiğini, bilahare yapılan araştırma neticesinde, davalı şirket tarafından söz konusu markanın hiçbir şekilde kullanım amaçlı olarak kaydedilmediği, sadece markanın üçüncü kişilerin başvurularına kapatılması veya engel olunması ile haksız kazanç sağlamak amaçlı olarak yaptırıldığının anlaşıldığını ve davalı adına tescilli "..." markasının ve kaydedildiği mal ve hizmet sınıfının davalı şirketi ile hiçbir bağlantısı olmadığı gibi bu yönde de bir faaliyetinin de bulunmadığını ileri sürerek davalı adına kayıtlı 13/03/2008 tarih ve 2007/15146 sayılı "..." markasının, davalı tarafından 556 Sayılı KHK'nın 14 ve 42. maddeleri uyarınca beş yıl süre ile kesintisiz ve haklı bir sebep olmaksızın kullanılmaması nedeniyle hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin 2007 yılından bu yana ".... markası altında faaliyette bulunduğunu, davacının müvekkili markasından haberdar olmasına rağmen, müvekkilinin markası ile iltibas oluşturmak suretiyle müvekkili adına tescilli ibareyi ticari unvan olarak kullandığını, davacının kötü niyetli ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davada tescilli markanın kullanmamaya dayalı iptalinin talep edildiği, davanın niteliği gereği ispat yükünün davalıya ait olduğu, davalı yanın verilen kesin süreye rağmen dosyada uyuşmazlığın devam ettiği markanın tescilli olduğu 36. sınıfta "sigorta hizmetleri, finansal ve parasal hizmetler ve gümrük müşavirliği hizmetleri" emtiaları yönünden KHK'nın 14. maddesinde öngörülen surette kullanımı kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı adına tescilli 2007-15146 sayılı ve “...” ibareli markanın tescilli olduğu 36. sınıfta “sigorta hizmetleri, finansal ve parasal hizmetler ve gümrük müşavirliği hizmetleri” emtiaları yönünden kısmen iptaline, sicilden terkinine, davaya konu markanın aynı sınıftaki tescilli “gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri” yönünden davanın davacı vekilinin vaki feragati sebebiyle kısmen reddine karar verilmiştir.Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Ancak, davacı vekilinin 09/09/2014 tarihli duruşmada davalı markasının tescilli olduğu 36. sınıftaki gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri yönünden davasından feragat etmesi nedeniyle davanın kısmen reddine karar verilmiş olmasına rağmen davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi ve yargılama harç ve giderlerinin kabul ve ret oranına göre paylaştırılmaması doğru olmamış, hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.