MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/04/2014 tarih ve 2013/2-2014/313 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili şirketin ... isimli markasının hem dünyada hem de Türkiye'de tescilli olduğunu, davalı şirketin ... markası ile kullanım şeklinin gerek görünümü ile bıraktığı toplu intiba gerekse de renk, etiket ve dizayn ayniyeti nedeni ile marka hakkına tecavüz ettiğini, bu nedenle de haksız bir rekabet söz konusu olduğunu ileri sürerek müvekkili şirkete ait "... ", "...", "..." markalarının çeşitli renk ve figürlerin birleşiminden oluşan ürün kutuları ile ayniyet arz eden davalı taraf markasının ve kullanım şeklinin, müvekkil şirketin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile davalının müvekkili şirketin marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerinin durdurulması ve tecavüz sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davasının kısmen kabulü ile, davaya konu ürünlerden ürün üzerinde ... yazılı bulunan sarı renkli kapak kısmına yakın 33 ibaresi bulunan deodorant yönünden kabulüne, diğer ürünler yönünden reddine karar verilmiştir.Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, davalının “...” markası ile bu markayı kullanım şeklinin, davacının "... ", "...", "..." markalarına tecavüz ettiğinin ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile, meni istemine ilişkin olup, mahkemece, yukarıda yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Ancak, mahkemece hükme esas alınan, delil tespiti ardından düzenlenen bilirkişi raporunda, davalının işyerinde davacının markasına benzer olduğu düşünülebilecek ürünler bulunduğu belirlenmiş ve alınan bu ürünlerle davacı markasını taşıyan ürünler karşılaştırılmıştır. Ancak bu raporda yapılan karşılaştırma sadece kullanım şekli karşılaştırması şeklinde yapılmış, markalar arası bir benzerlik bulunup bulunmadığı değerlendirilmemiş, ayrıca tüm ürünlerin karşılaştırılması da denetime elverecek şekilde yapılmamıştır. Bu itibarla mahkemece, öncelikle davalının “...” ibareli marka başvurusunun akıbetinin araştırılması ve bunun ardında konunun uzmanı bir bilirkişi kurulundan, davalının “...” ibareli markalarının ve bu markaların kullanım şeklinin davacının markalarına tecavüz oluşturup oluşturmadığı ve haksız rekabet yaratıp yaratmadığı yönünde denetime açık bir bilirkişi raporu alınarak hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme sonucu, hüküm kurmaya ve izlemeye yeterli bulunmayan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.