MAHKEMESİ : İZMİR (KAPATILAN) 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 17/01/2013NUMARASI : 2011/861-2013/10Taraflar arasında görülen davada İzmir (Kapatılan) 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17/01/2013 tarih ve 2011/861-2013/10 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 26/09/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. B. Ş. ile davalı vekili Av. A. G. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili tarafından nakliyat emtia sigortası ile sigortalanan emtianın, Almanya'dan Türkiye'ye gemi ile taşınarak 08.04.2009 tarihinde P. Limanı'na indirildiğini ve aynı gün davalı şirket tarafından işletilen antrepoda geçici depolama kapsamına alındığı, 16.05.2009 tarihinde antrepo içerisinde davalı şirket elemanları tarafından yapılan elleçleme sırasında eşyaların birinin darbeye maruz kalarak hasarlandığının tespit edildiğini, hasar bedelinin müvekkilince sigorta edene ödendiğini, hasarın davalı şirketin çalışması sırasında meydana gelmesi nedeniyle zarardan davalının sorumlu bulunduğunu, buna rağmen davalının hasar bedelinin tahsili için başlatılan takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptaline, icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ve bu hasar nedeniyle icra takibine konu edilmeyen 8.000 TL'nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, sigortalı emtiadaki hasarın antrepoda beklediği sırada meydana geldiğini, oysa müvekkilinin sigortalı şirket ile yaptığı sözleşme gereğince ürünlerin indirilmesi ve yüklenmesi işini yaptığını, elleçleme işinin müvekkili tarafından değil, dava dışı şirket tarafından gerçekleştirildiğini, dolayısıyla müvekkili şirkete herhangi bir kusur yüklenemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava dışı sigortalı şirket ile davalı arasında düzenlenen sözleşme uyarınca sigortalı emtianın, gemiden tahliyesinden, gümrük sahasına taşınmasından ve indirilmesinden, nakliye ve montaj sahasına taşınmasından davalının sorumlu bulunduğu, bu sözleşmenin geçerlilik süresi içinde sigortalı emtianın hasara uğradığı, sigorta bedelinin davacı tarafça ödendiği, her ne kadar davalı söz konusu ürünlerin elleçlenmesi işini dava dışı şirketin yaptığını savunmuş ise de bu konuda dosyaya herhangi bir delil sunmadığı, hasarın tahliye, taşıma ve indirme aşamalarından birinde meydana geldiği ve davalı ile liman işleticisi arasında düzenlenen sözleşme gereğince hasarın meydana geldiği tarihte terminal hizmetlerini davalının sunduğu gözetildiğinde davalının maydana gelen hasardan sorumlu bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının ititrazının 57.422 TL asıl alacak yönünden iptaline, bu miktar üzerinden icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, 7.318,73 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.2-Dava, nakliyat emtia sigorta poliçesine dayalı olarak ödenen bedelin rücuen tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, sigortalı emtiada meydana gelen hasardan davalının sorumlu bulunduğu, her ne kadar davalı tarafça emtianın elleçlenmesi işinin dava dışı şirket tarafından yapıldığı savunulmuş ise de bu hususta herhangi bir delil sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Gerçekten de hükme esas alınan bilirkişi raporunda da, sigortalı emtianın, elleçleme işlemi sırasında hasara uğradığının anlaşıldığı belirtilmiş olup davalı tarafça da elleçleme işleminin dava dışı şirket tarafından gerçekleştirildiği savunulmuştur. Mahkemece, bu savunmaya itibar edilmiş ve 23.02.2012 tarihli oturumda, sigortalı şirkete müzekkere yazılarak davalının savunmasında geçen dava dışı şirketin elleçleme işlemini yapıp yapmadığının sorulmasına karar verilmiş olmasına rağmen anılan yazı cevabı gelmeden ve davalının bu yöndeki savunması tam olarak değerlendirilmeden yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmiş olması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 26/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.