Taraflar arasında görülen davada (Antalya Birinci Asliye Hukuk Mah-kemesi)'nce verilen 11.12.2007 tarih ve 2006/235 - 2007/557 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, temyiz dilekçesinin süresinde verildiği anlaşıldıktan, tetkik hakimitarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkili adına Antalya Gemi Sicil Memurluğunda kayıtlı H... isimli motorlu deniz taşıtının 12.08.2005 tarihli protokol ile davalı Vait'e sattığını, davalının henüz devir işlemi tamamlamadan deniz taşıtını yasa dışı göç olayında kullandığını, Deniz Araçlarının Tesciline Yönelik Usul ve Esasların Belirlenmesine İlişkin Yönergenin 7. maddesi gereğince dava konusu teknenin 18 GRT'nun altında olduğundan tescilinin zorunlu olmadığını, gayrimenkul sayılan gemilerin dışında kalan teknelerin satımının menkul hükümlerine tabi olduğu ileri sürerek, müvekkili adına kayıtlı deniz aracının mülkiyetinin 12.08.2005 tarihinde davalı Vait'e intikal ettiğinin tesbitine, gemi sicil kaydında tekne malikinin Vait olarak düzeltilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiş, 22.11.2007 tarihli dilekçe ile ayrıca, Antalya Liman sicilinde Hüsamettin adına oluşturulan liman sicili kaydının hukuka aykırılığına ve geçersizliğinin tesbitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Hazine vekili, dava konusu teknenin tescili zorunlu olmamakla birlikte tescili yapılmış olduğundan bundan böyle sicil kayıtlarında yapılacak her türlü işlemin resmi şekilde yapılması gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, gemi siciline kaydı yapılan deniz araçlarının devrinin resmi şekilde yapılması gerektiği, dava konusu teknenin tescili zorunlu olmamakla birlikte tescili yapılmış olduğundan artık devrinin resmi şekilde yapılması gerektiği gerekçesiyle adi yazılı belgeye dayanılarak açılan davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Davacı vekili, müvekkili adına kayıtlı deniz aracının mülkiyetinin 12.08.2005 tarihinde davalı Vait'e intikal ettiğinin tesbitine, gemi sicil kaydında tekne malikinin Vait olarak düzeltilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Gemi siciline tescil, terkin ve düzeltme ilgilinin talebi üzerine olur. (TTK. 843 ve 849.) İlgililer mahkemeden gemi mülkiyetinin sicile tesciline dair istemde bulunamaz. İlgililer ancak, TTK'nun 864. maddesinde açıklandığı üzere sicil memurunun kararları hakkında aynı kanunun 36. maddesine göre itiraz haklan mevcuttur. Bu itibarla mahkemece gemi sicil kaydında tekne malikinin Vait olarak düzeltilmesine ilişkin talebin ve davalı Antalya Liman Başkanlığı aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi sonucu itibariyle doğru görüldüğünden dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Gemi mülkiyeti mefhumu, MK'nun 683. maddesindeki mülkiyet kavramının aynıdır. Ancak, gemi mülkiyetinin iktisap ve ziyaı hususunda deniz hukukunda özel hükümler getirilmiştir. TTK'nun 868. maddesine göre, gemi siciline kayıtlı bir geminin temliki için maliki ile iktisap edenin, mülkiyetin iktisap edene intikal edeceğine dair anlaşmaları lazım ve kafidir. Bir tasarruf işlemi olan bu anlaşma herhangi bir şekle tabi değildir. Mülkiyet sicil dışında intikal eder ve bundan sonra sicile düşürülen kayıt, sicilin düzeltilmesi mahiyetindedir. Davacı geminin mülkiyetinin tesbitini talep ettiğine göre mahkemece bu hususta inceleme yapılarak geminin mülkiyetinin tesbiti konusunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Sonuç:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.