Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14452 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7864 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL (KAPATILAN) 30. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 26/02/2014NUMARASI : 2012/294-2014/36Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) 30. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26/02/2014 tarih ve 2012/294-2014/36 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı sigorta şirketinin acentesi olduğunu, davalının herhangi bir ihbarda bulunmaksızın müvekkilinin sistemini kapattığını ve poliçe üretmesine engel olduğunu, durumun düzeltilmesi için davalıya gönderilen ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını, davalının 15.02.2012 tarihinde ise sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, davalının aralarındaki sözleşmenin feshe ilişkin hükümlerine riayet etmediğini, müvekkili tarafından üretilen poliçelerin bir kısmının davalının diğer acentelerine yönlendirilerek, poliçelerin yenilendiğini, müşteri çevresini de davalıya bırakmak zorunda kaldığını, yeni bir acentalık buluncaya kadar geçen beş aylık süre zarfında maddi ve manev olarak zarara uğradığını ileri sürerek, 30.000 TL manevi tazminat ile müvekkilinin maddi zararının tespiti ile 22.12.2011 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davalı ile müvekkili arasında aktedilen acentelik sözleşmesinin zarar eden pörtföy nedeniyle feshedildiğini, davacının tazminat hakkının bulunmadığını savunarak, davanın reddi talep etmiştir.Mahkemece, davalı şirketin davacı acente ile olan sözleşmeyi zarar veren portföy nedeniyle 15.2.2012 tarihinde feshettiği, sözleşmenin bu nedenle feshedilmesinden dolayı sigorta poliçelerinin davacıya teslim edilemediği, bunun sonucunda acentenin sigorta şirketinin markasına alıştırmış olduğu müşteri çevresini yitirdiği, davacı rakip firmalardan daha sonrasında aynı nitelikte poliçe temin etse bile davalı sigorta şirketinin markasına alıştırmış olduğu müşteri çevresini kaybettiği, davacının müşteri çevresini yitirmiş olduğu oranda davalının müşteri çevresini genişlettiği, sözleşmenin feshinde davacıya atfedilecek bir kusur bulunmadığı, davacının hem kendi hem davalı yararına oluşturduğu müşteri portföyünden sözleşmenin feshinden sonra istifade edemeyecek olması ve hakkaniyet ilkesi göz önüne alındığında yine TTK:121,122 ve BK:20 ve 5684 sayılı yasanın 23. maddesine göre davacının davalıdan portföy tazminatı istemeye hakkı bulunduğu, bu konuda kanuna aykırı sözleşme hükümlerinin geçersiz olduğu, davacının talep edebileceği tazminat miktarının ise son 5 yılın elde edilen kazancının yıllık ortalaması tavan olmak üzere yapılan hesaplamaya göre 46.556,12 TL olduğu gerekçesi ile maddi tazminat talebinin kabulü ile 46.556,12 TL'nin dava tarihinden itibaren, avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, koşulları oluşmayan manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, sigorta acentelik sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiasına dayalı olarak acente tarafından açılan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olup, mahkemece, hükme esas alınan heyet raporu davalı vekilinin itirazlarını karşılayacak bir tespit içermemektedir. Bu itibarla mahkemece, davalı vekilinin bilirkişi raporuna karşı ileri sürdüğü ciddi itirazlarını karşılar şekilde ek rapor alınması gerekirken, davalı vekilinin anılan itirazları cevaplandırılmadan, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.