Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1443 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11477 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : UŞAK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA) TARİHİ : 06/09/2012NUMARASI : 2008/245-2012/223Taraflar arasında görülen davada Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06/09/2012 tarih ve 2008/245-2012/223 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin % 25, diğer davalının ise % 75 hisse ile ortağı olduklarını, şirketin kurulmasından sonra müdür olan davalının müvekkilini şirketin faaliyetlerinden uzaklaştırdığını, müvekkilinin imzasını taklit ederek sahte ortaklar kurulu kararları aldığını, hileli işlerle şirketi borca düşürdüğünü, şirketin yıllardır gayri faal olduğunu, davalının nerede olduğunun bilinmediğini ileri sürerek, müvekkilinin şirketten çıkmasına ve iki ortaklı davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı, 13.10.1999, 21.01.2004 ve 19.10.2005 tarihli ortaklar kurulu kararlarının imzasının taklit edilmesi suretiyle alındığını ileri sürmüş ise de, imzaların davacının eli ürünü olduğunun tespit edildiği, bu iddianın şirketten ayrılmak için bir gerekçe oluşturmadığı, kaldı ki dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nın 504/1. maddesi uyarınca limited şirketteki ortak sayısının ikiden az olamayacağı, dava tarihi itibariyle çıkma hakkının ortak sayısı ikiden fazla olan limited şirketlerde söz konusu olacağı, davalı şirketin herhangi bir ticari varlığına rastlanılmadığı, yıllardır gayrifaal olduğu, şirketin ana sözleşmesindeki amaç ve konusunu gerçekleştirmediği, gelir elde etmediği halde davacı aleyhine vergi yükümlülüğü doğduğu, tasfiyeye karar verilmesi için haklı sebeplerin oluştuğu gerekçesiyle, davalı şirketin haklı nedenle fesih ve tasfiyesine, şirkete tasfiye memuru atanmasına, davacının ortaklıktan çıkma talebinin ise reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, haklı nedene dayalı olarak limited şirket ortaklığından çıkma ve şirket iki ortaklı olduğundan şirketin fesih ve tasfiyesi talebine ilişkindir. Mahkemece, davalı şirketin herhangi bir ticari varlığına rastlanmadığı, şirketin uzun süreden beri faal olmadığı, ana sözleşmedeki amaç ve konusunu gerçekleştirmediği, gelir elde etmediği halde davacı ortak aleyhine vergi yükümlülüğü doğduğu, diğer ortağın yanıltıcı belge düzenlediği hususları tespit edildikten sonra şirketin feshi için haklı sebeplerin oluştuğu sonucuna varılarak şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmiş, limited şirkette ortak sayısının ikiden az olamayacağı gerekçesi ile ortaklıktan çıkma talebi ise reddedilmiştir. Ancak, karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK'nın 573/1. maddesi uyarınca limited şirketlerin tek ortaklı olarak da tüzel kişiliğini ve ticari hayatlarını sürdürmeleri mümkün hale gelmiştir. 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 3. maddesi hükmünde de tarafların iradelerinden bağımsız olarak, kanunla düzenlenen hukuki ilişkilere, bunlar Türk Ticaret Kanunun yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş olsalar bile, Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir. Anılan bu hüküm uyarınca davalı limited şirketin tek ortaklı olarak da tüzel kişiliğini devam ettirmesi söz konusu olabileceği gibi yine 6102 sayılı Kanun'un 636/3. maddesi gereğince mahkemece, fesih yerine davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenerek şirketten çıkarılmasına da hükmedileceği nazara alınmaksızın ve dosya kapsamına göre şirketin feshi için haklı gerekçe oluşturan hususlar aynı zamanda ortaklıktan çıkma için de haklı ve yeterli sebep teşkil ettiğinden, mahkemece 6103 sayılı Kanun'un 3. ve 6102 sayılı Kanun'un yukarıda belirtilen hükümleri dikkate alınarak, öncelikle davacının ortaklıktan çıkma talebinin değerlendirilmesi için kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 23.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.