Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14246 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7887 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL(KAPATILAN) 51. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 22/10/2013NUMARASI : 2010/590-2013/245Taraflar arasında görülen davada İstanbul(Kapatılan) 51. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 22/10/2013 tarih ve 2010/590-2013/245 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilince nakliyat sigorta poliçesiyle sigortalanan dava dışı İ. San. İnş. Tic. A.Ş.'ye ait 43505 çuval tane kakao emtiasının F. Sahilinden Ambarlı/İstanbul'a MV R. gemisiyle taşındığını, söz konusu emtiaların 23.9.2009 tarihli konişmentolarla gemiye sağlam ve noksansız şekilde yüklenildiğini, varma yerinde yapılan tespitle 31.685 kg eksik 221 torbanın (14365 kg) da hasarlı teslim edildiğinin anlaşıldığını, bu hususun gümrük görevlilerince imzalanan 15.4.2009 tarihli hasar tutanağına decredildiğini, hasar nedeniyle sigortalıya 4,052.00 USD karşılığı 6,090.00 TL tazminatın 20.8.2009 tarihinde ödendiğini, müvekkilinin ödeme sonrasında alınan ibraname ve temlikname uyarınca sigortalının kanuni halefi olduğunu, alacağın tahsili için Kadıköy 4. İcra Müdürlüğünün 2010/531 esas sayılı dosyasında başlanılan takibinin borçlunun itirazına binaen durduğunu, ileri sürerek icra takibine yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, alacağın % 40'ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı usulüne uygun tebliğata rağmen davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davada izafeten husumet yöneltilen davalının geminin tahliye limanı acentesi olduğu, acente ya da acente olmayıp arizi olarak işlemlerde bulunanların ancak yaptıkları işlemlere ilişkin davanın muhattabı olacağı, acentenin aracılık yapmadığı ya da akdetmediği sözleşmeler nedeniyle genel bir vekillik yetkisinin bulunmadığı, davalının taşımaya aracılık etmeyip sadece tahliye limanında tahliye işlemlerine aracılık etmesi karşısında geminin işleteni ve donatanına izafeten davalı aleyhine dava açılamayacağı ve takip yapılamayacağı, bu nedenle yapılan icra takibinin geçersiz olduğu, takibin geçersiz olması nedeniyle itirazın iptali davası yönünden dava şartının bulunmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava; nakliyat sigorta poliçesiyle sigortalan emtialarda meydana gelen hasar nedeniyle rucuen tazminat istemine ilişkindir.6762 Sayılı TTK'nın 119. maddesinde acentenin, aracılıkta bulunduğu veya akdettiği mukavelelerle ilgili her türlü ihtar, ihbar ve protesto gibi hakkı koruyan beyanları müvekkili namına yapmaya ve bunları kabule salahiyetli olduğu, bu gibi mukavelelerden çıkacak ihtilaflardan dolayı acentenin müvekkili namına dava açabileceği gibi acenteye karşı da aynı sıfatla dava açılabileceği, bu hükümlere aykırı olan şartların muteber olmayacağı düzenlenmiştir (6102 Sayılı TTT'nın 105. maddesi). Somut olayda davacı, gemi işleteni ve donatanına izafeten D. Gemi Acenteliği Ltd. Şti.'ye husumet yöneltmiş, mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak; dosya içerisinde yer alan 15.4.2009 tarihli tutanak ve 27.4.2009 tarihli ekspertiz raporunda davalının davaya konu hasarın gerçekleştiği taşıma sırasında gemi işleteni ve donatanının acentesi olduğuna ilişkin beyanlar bulunduğu gibi, 9.4.2009 tarihli Ambarlı Gümrük Muhafaza Müdürlüğü'ne hitaben verilen beyannamenin de (soru kağıdı) davalının çalışanı olan C. K. tarafından acenta sıfatıyla doldurulup imzalandığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte mahkemenin karar gerekçesinde bu belgeler de değerlendirilmek suretiyle davalının dava konusu taşımaya ilişkin acente olup olmadığına yönelik bir değerlendirme yapılmadığı gibi, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi giderir mahiyette yeni bir bilirkişi raporu da alınmamıştır. Mahkemece yukarıda açıklanan hususlara ilişkin araştırma ve değerlendirme yapılmadan eksik inceleme ve yazılı gerekçeyle davanın redine karar verilmesi doğru olmamış kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.