MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 20/06/2013NUMARASI : 2013/82-2013/223Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 20/06/2013 tarih ve 2013/82-2013/223 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan aldığı çek karnesinin 26.08.2008 tarihinde uğradığı hırsızlık neticesinde çalındığını, bu nedenle müvekkilinin aynı gün içerisinde davalı bankaya ödemeden men verdiğini, ancak çalınan çek yapraklarından 9.980.00 TL bedelli çekin ibraz edilmesi nedeniyle 3.320.80 TL'lik kısmının müvekkili hesabından, 6.659.20 TL'lik kısmının ise müvekkilinin kredili ek hesabından çekilerek ödendiğini, bankanın ödemekten men talimatının varlığına rağmen çek bedelini ödemesinin yasal olmadığını ileri sürerek, 3.320.80 TL'nin ödeme tarihten itibaren işleyecek ticari avans faizi ile davalıdan tahsilini, müvekkilinin kredili hesabından haksız surette çekilen 6.659.20 TL ile ilgili olarak müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile, menfi tespit taleplerinin istirdat davasına dönüşmüş olması sebebiyle talep sonucunu toplam 18.936.80 TL 'ye çıkarmıştır.Davalı vekili, 5838 sayılı yasanın yürürlük tarihinden sonra ibraz edilen çekler hakkında, keşidecinin ödemekten men talimatına göre işlem yapılmasına yasal olanak bulunmadığını, bankaya husumetin yöneltilemeyeceğini, müvekkili bankaca yapılan işlemlerde usule ve yasaya aykırılık bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı banka tarafından olay yürürlükte olan 6762 sayılı TTK' nın 711/3. maddesine göre davacının talebi ile dava konusu çek için 26.8.2008 tarihinde çalıntı kodu ile şerh düşüldüğü, davalı bankanın çalıntı kodunu çeki takas odasına ödediği 15.4.2009 günü kaldırdığı, 28.02.2009 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 5838 sayılı Kanun ile 6762 sayılı TTK'nın 711/3. fıkrasının yürürlükten kaldırıldığı, men talimatının kanunun değişikliği tarihinden önce verildiği, bu nedenle davacı için usuli kazanılmış bir hak doğduğu, kanun değişikliğinde kanunun geriye etkili olarak uygulanacağına dair bir düzenleme bulunmadığından davalının oluşan zarardan sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, keşidecinin ödemeden men talimatına rağmen davalı banka tarafından çek hamiline yapılan ödeme nedeniyle alacak istemine ilişkindir. Somut olayda, davacının 26.08.2008 tarihinde davalı bankaya ödemeden men talimatı verdiği ve 15.04.2009 tarihinde banka tarafından çekin takas odasına ödendiği hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davalı bankanın men talimatına rağmen çek hamiline ödeme yapmasından dolayı sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Çeklerde keşideciye tanınan ödemeden men talimatına ilişkin 6762 sayılı TTK'nın 711.maddesinin 3. fıkrası, 18.02.2009 tarihinde kabul edilerek 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 sayılı Yasa'nın 32. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Bu itibarla, davalı bankanın çeklerin ibraz edildikleri tarih itibariyle yeni yasal düzenlemeyi uygulaması zorunluluk olup, aksi halde çek hamiline karşı sorumluluğu söz konusu olur. Zira, talimat yasal dayanağı mevcut olduğu sürece geçerli olabilecektir. Ayrıca kazanılmış haktan da söz edilemez, çünkü burada kazanılmış hak çekin ibrazı ile oluşur. Keşidecinin ödemeden men talimatı verme yetkisi yukarıda belirtilen yasa hükmü ile yürürlükten kaldırılmıştır. Bu itibarla, davacının zararının oluştuğunu iddia ettiği tarih itibariyle (çekin bankaya ibraz edildiği) uygulanmasını talep ettiği 6762 sayılı TTK’nun 711/3. maddesi yürürlükten kaldırılmış olması karşısında bankanın yapmış olduğu uygulama yerindedir. Bu durumda, mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.