MAHKEMESİ : KONYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/05/2013NUMARASI : 2012/519-2013/346Taraflar arasında görülen davada Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/05/2013 tarih ve 2012/519-2013/346 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 16.09.2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. B.. Ö.. ile davalı vekili Av. S.B.dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili davalı şirketin müvekkilinden para tahsil ettiğini ve ödemediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından davalı şirket aleyhine açılan davada Köln Asliye Hukuk Mahkemesince müvekkili için 23.008,13 Euro ana parayı 19/10/2009 tarihinden itibaren %5 temel faizleri ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verildiğini, kararın 18/07/2011 tarihinde kesinleşerek Apostille ile onandığını ileri sürerek Köln Asliye Hukuk Mahkemesince verilen kararın tenfizini talep ve dava etmiştir. Davalı davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece iddia, savunma ve dosyadaki kanıtlara göre davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.1-Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup davalı tarafça, tenfizi istenilen yabancı mahkeme kararının kendilerine L. Sözleşmesi hükümlerine uygun olarak Adalet Bakanlığı aracılığıyla tebliğinden sonra hükmü veren yabancı mahkemeye yaptıkları itirazın, anılan mahkeme tarafından kararın kendilerine posta yoluyla daha önceden tebliğ edildiği ve bu tebliğden sonra davacının talebi üzerine diplomatik yoldan yapılan tebliğin davalıya yeni bir hak bahşetmeyeceği gerekçesiyle reddedildiği savunulmuş ve buna ilişkin yabancı mahkeme karar fotokopileri dosyaya ibraz edilmiştir.Yabancı bir mahkeme kararının tenfiz edilmesi için öncelikle kararın usulünce kesinleşmiş olması gerekmektedir. Türkiye ile Almanya arasında 28.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1965 tarihli Adli Yardımlaşmaya İlişkin Lahey Sözleşmesi hükümleri gereğince tebligatların diplomatik yolla yapılacağı kararlaştırılmış olup bu yolla tebliğ edilmeyen bir yabancı mahkeme ilamının kesinleşmesi mümkün bulunmamaktadır. O halde, mahkemece davalı savunması üzerinde durularak, dava tarihi itibariyle tenfizi istenilen kararın usulünce kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.2-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 19.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.