Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 14055 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6611 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : YAHYALI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/12/2012NUMARASI : 2010/202-2012/230Taraflar arasında görülen davada Yahyalı Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13.12.2012 tarih ve 2010/202-2012/230 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 02.09.2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. İ.. K.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili S.Yahyalı Madencilik Ltd. Şti'nin % 45 hisse ile ortağı olduğunu, şirkete ait çinko-kurşun sahasının şirketin borçlarına teminat olarak E. Madencilik A.Ş'ye verildiğini, maden sahası E. Madencilik A.Ş. tarafından devredilirken % 45 hissesinin müvekkiline ait olacağı konusunda anlaşılmış olmasına rağmen sahanın davalı şirket adına devralınarak müvekkiline ait % 45 payın yok edildiğini ileri sürerek, sahanın % 45 payının müvekkiline ait olduğunun ve davalı şirketteki sahanın % 45'ine tekabül eden payın davacıya ait olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, maden sahasının güvence olarak verilmediğini, satıldığını, şirkete ait maden sahasının % 45 hissesinin davacıya ait olmasının söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 6762 sayılı TTK'nın 520. maddesi uyarınca hisse devrinin resmi şekilde hisse devir sözleşmesi ile yapılabileceği, taraflar arasında böyle bir sözleşme bulunmadığı, inançlı sözleşme niteliğinde bir belgeye dayanılarak hak talep edilebileceği, ancak davacı tarafça delil olarak sunulan "karşılıklı taahhütname" olarak adlandırılan belgenin inanç sözleşmesi niteliği taşımadığı gibi şirket hisse devri sonucunu doğuracak icrai bir etkiye sahip görülmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, davalı adına kayıtlı maden sahasının % 45 hissesinin davacıya ait olduğunun tespiti talebiyle açılmış, mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafça dayanılan "Karşılıklı Taahhütname" başlıklı belgede dava konusu sahanın devralınırken davacının hissesi olan % 45'inin kendisine devrolunacağı düzenlenmiş olup, davacı vekili de tüm aşamalarda verdiği dilekçeler ile sahanın belirtilen orandaki hissesinin kendisine ait olduğunu ileri sürmüştür. Bu nedenle taraflar arasındaki sözleşmenin maden sahasının aidiyetine ilişkin hükümlerinin değerlendirilmesi gerekirken sadece taraflar arasındaki sözleşmenin limited şirket pay devri sözleşmesi olarak nitelenmek suretiyle TTK'nın 520. maddesi uyarınca geçersiz olduğu gerekçesiyle reddi doğru olmadığından uyuşmazlığın davacının açıklanan talebi değerlendirilerek sonuçlandırılması gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddi yerinde görülmediğinden, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 18.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.