Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 14011 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 1941 - Esas Yıl 2010
Taraflar arasında görülen davada (Ankara Birinci Asliye Ticaret Mahkemesi)'nce verilen 19.11.2009 tarih ve 2009/4-2009/800 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı müflis şirket temsilcisi vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, şirketin iflasından önce açılan davada işyerini su basması sonucu emtiada ve demirbaşta oluşan 801.273,36 TL hasarın bir bölümünün ödendiği ve ibraname imzalatıldığını, ibranamenin müzayaka halinde imzalandığını, sigortacının zararın tamamını ödemek yükümlülüğünün bulunduğunu, bakiye zarar 631.273,36 TL'nin tahsili için yapılan ilamsız icra takibine davalının itirazının haksız olduğunu, ayrıca demirbaşlarda da hasar meydana geldiğini ileri sürerek ibranın iptalini ve takibe konu bakiye 631.273,36 TL'nin %40 icra inkar tazminatı ile tahsilini, ayrıca 47.771,45 TL demirbaş hasar bedelinin ve munzam zararın tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sigorta poliçesi kapsamında zararın tazmin edildiğini ve davacının ibraname verdiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, Dairemizce verilen bozma kararına uyularak, İİK'nın 245. maddesi uyarınca müflisin açmış olduğu davaları takip yetkisinin iflas masasına ya da masanın neticelendirilmesine lüzum görmediği durumlarda takip hakkını isteyen alacaklıya devretmesiyle devralan alacaklıya ait olduğu, iflas masası veya alacaklılar tarafından takibinde yarar görülmeyen davaların müflis adına önceki yetkilileri tarafından takip edilebileceğine dair bir düzenleme bulunmadığı, davada masa ya da alacaklılar tarafından müflis temsilcilerine davanın takibi konusunda verilmiş bir yetki bulunmadığı, İflas Müdürü'nün davanın takibini alacaklılardan birine ya da müflis yetkililerine vermek gibi bir yetkisi olmadığı, dolayısıyla davacı müflis temsilcilerinin davayı takipte yetkilerinin ve dolayısı ile aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı müflis şirket temsilcisi Kazım vekili temyiz etmiştir. Dava, işyeri sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, Dairemizce verilen bozma kararına uyulmuş olup, bu doğrultuda alacaklılar toplantısının 22.05.2009 tarihinde yapıldığı, davacı müflis şirketin alacaklılarının davayı takip etmek istemediği, bu nedenle iflas müdürü tarafından davayı takip yetkisinin müflis şirketin birlikte temsile yetkilileri İbrahim ve Kazım'a verildiği anlaşılmıştır. Davacı müflis şirketin tasfiyesinin basit tasfiye usulüne göre yürütüldüğü dosya kapsamından belirlenmiş olup (İİK'nın 218. maddesi), basit tasfiye, iflas dairesi tarafından yapılan tasfiyedir. Bu tasfiyede, iflas organlarına tevdi edilmiş işler iflas dairesi tarafından yürütülür. Kısaca, iflas masasını basit tasfiyede iflas dairesi, adi tasfiyede ise iflas idaresi temsil etmektedir. İİK'nın 208. maddesine göre, "İflasın açılması kendisine tebliğ olunur olunmaz iflas dairesi müflisin mallarının defterini tutmaya başlar ve muhafazaları için lazım gelen tedbirleri alır" hükmü gereği iflas müdürünün basit tasfiyede ve alacaklılar ile iflas masasının davayı takip etmemesi durumunda, davayı takip etmek isteyen davacı müflis şirketin önceki yetkililerine davayı takip etme yetkisini vermesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakta olup, belirtilen gerekçe ile aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. S o n u ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı müflis şirket temsilcisi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.