Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14003 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 16412 - Esas Yıl 2012





Taraflar arasında görülen davada Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10.07.2012 tarih ve 2011/54-2012/154 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, müvekkilleri N..ve Ç.. G..'nün müvekkili şirketin hisselerinin tamamını C.. D.. ile davalı S.. K..'dan satın aldıklarını, devir sözleşmesine göre hisse devredenlerin Antalya il sınırları içerisnde kumanyacılık faaliyeti yapmayacaklarını taahhüt ve karşılığında cezai şart ödemeyi kabul ettiklerini, ancak davalı S.. K..'nun işçisi olan diğer davalı A.. Ç..'ye A..K..'ı kurdurtarak onun adı altında kumanyacılık işine devam ettiğini, müvekkilinin teklif götürmüş olduğu gemilere A..K..'ın da teklif götürmek suretiyle ve fiyatları da aşağı çekerek iş yapmasını önlediğini, bu şekilde müvekkili şirkete zarar verdiğini ileri sürerek, haksız rekabetin önlenmesini ve 160.000,00 TL cezai şartın davalı S.. K..'dan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı A.. Ç.. vekili, müvekkilinin davacı dilekçesinde belirtilen sözleşmenin tarafı ve diğer davalı ile de ticari bir ortaklığının olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı S.. K.. vekili, müvekkilinin diğer davalı ile beraber iş faaliyetinin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm kanıtlara göre, davalı A.. Ç..'nin protokolün tarafı ve davacının fiyatları aşağı çekme iddiasının TTK 56 ve 57. maddelerinde sayılan haksız rekabet teşkil edici eylemlerden olmadığı, davalının bu eyleminin serbest ekonomi ve ticaret özgürlüğü olarak değerlendirileceği, davalı S.. K.. yönünden ise, davacılar ile yapılan protokolün 7. maddesinde düzenlemenin ekonomik özgürlüğü kısıtlayıcı nitelikte olup, BK 19 ve MK 2. maddeleri gereği iyiniyet, ahlak ve dürüstlük kurallarına aykırı değerlendirilmesi nedeniyle geçersiz kabul edileceği, taraflar arasında hak ve borçlar doğurmayacağı ve geçersiz sözleşme nedeniyle kararlaştırılan cezai şartın da geçersiz olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.Dava, sözleşmeye aykırılık nedeni ile kararlaştırılan cezai şartın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece sözleşmenin cezai şartı düzenleyen 7. maddesinin BK. 19. maddesi gereğince batıl olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı N..A.., Ç.. G.. ile davalı S.. K.. ve dava dışı C.. D.. arasında düzenlenen hisse devrine ilişkin protokolün 7. maddesi “C.. D.. ve S.. K.. A..K.. Ticaret Ltd. Şti.'nin noter huzurunda hisse devrinden sonra Antalya il sınırları içerisinde yerleşik olarak, devamlı ve kesintisiz surette kumanyacılık işini mevcut faaliyet ruhsatı süresi boyunca şahsi, bir şirket ortağı olarak ve akrabalık bağı bulunan birisiyle yapmayacaklarını taahhüt ederler” şeklinde düzenlenmiş, bu suretle davalı S.. K.. yönünden aynı işte faaliyet göstermeme konusunda mevcut faaliyet ruhsatı süresi boyunca rekabet etmeme koşulu getirilmiştir. BK'nın 19. maddesinin ilk fıkrasında, bir akdin mevzuunun kanunun gösterdiği sınır dairesinde serbestçe tayin olunacağı belirtildikten sonra, 2. fıkrasında bu serbestinin sınırları gösterilmiş, 20. maddesinde ise bir akdin mevzuunun gayri mümkün veya gayri muhik yahut ahlaka (adaba) mugayir olması halinde o akdin batıl olacağı düzenlenmiştir. Dolayısıyla sözleşmenin tarafları, sözleşme özgürlüğü ilkesi çerçevesinde sözleşmenin konusunu serbestçe belirlerler. Somut olayda, taşıtlara kumanya verme işi ile iştigal eden şirketin hissesini davalıdan devralan davacılar, davalının hissesini devrettikten sonra bir başka şirket kurmak/kurdurmak suretiyle veya şahsen belli bir süre için rekabet etmemesini devir protokolünde şart olarak öne sürmüşler ve ihlali halinde cezai şart kararlaştırmışlardır. Sözleşmenin bu hükmü "mevcut faaliyet ruhsatı süresi boyunca" denmek suretiyle bir süreyle sınırlı olarak kararlaştırılmıştır. Sözleşmede gösterilen bu süre araştırılıp belirlenmeden bu hükmün batıl olduğu söylenemeyeceğinden ve makul bir süre için rekabet etmeme koşulu BK'nın 19/2. maddesi kapsamında bulunmadığından mahkemece bu konuda hiçbir araşıtrma yapılmaksızın davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Bu sebeple mahkemece, davacı şirketin kumanyacılık işi ile iştigal edebilmesi için hangi ruhsata sahip olduğu, ruhsatın da süresinin araştırılıp belirlendikten sonra bu süre zarfında davalının bu işle iştigal etmemesinin ekonomik özgürlüğünü kısıtlayıp kısıtlamadığı çalışma ve sözleşme özgürlüğünü ihlâl edip etmediği değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak verilen kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 02.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.