Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13902 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 872 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :NUMARASI : 2014/716-2014/436Taraflar arasında görülen davada A verilen 05/11/2014 tarih ve 2014/716-2014/436 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı-birleşen davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 22/12/201günü hazır bulunan davacı-karşı davalı vekili Av. Ş.. A.. ile davalı-karşı davacı vekili Av. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 26.05.2010 tarihli taşıma sözleşmesinin imzalandığını, müvekkilinin bu sözleşmede öngörülen taşıma edimini yerine getirmesine rağmen davalının taşıma ücretinin bir kısmını geç ödediğini, bir kısmını ise hiç ödemediğini, ayrıca taşıma sözleşmesinde, geciken ödemeler için aylık %2 oranında gecikme faizi işletileceğinin düzenlendiğini, bu miktarın da davalı tarafça ödenmediğini, yine anılan sözleşmenin 5. maddesinde, ödemenin yapılmaması nedeniyle doğacak zararların karşılığı olmak üzere toplam ihale bedelinin %1'i oranında cezai şart öngörüldüğünü ileri sürerek, şimdilik 10.000 TL taşıma ücretinin, 2.000 TL gecikme faizinin ve 1.000 TL cezai şartın avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 04.11.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile taşıma ücreti talebini 283.430,28 TL'ye, gecikme faizi talebini 16.469,72 TL'ye yükseltmiştir. Davalı vekili, müvekkili ile dava dışı TKİ arasında yapılan ihale sözleşmesinin taraflar arasındaki taşıma sözleşmesinin eki niteliğinde bulunduğunu, davacının işbu sözleşmedeki günlük ve aylık taşıma programlarına uymadığını, bu nedenle ihale kurumu tarafından müvekkiline para cezalarının tahakkuk ettirildiğini, davacının bazı dönemdeki ödemelerin geç yapılmasını bahane ederek sözleşmeyi feshettiğini, oysa eksik ve geç ödemeler için davacının gecikme cezası talep hakkının bulunduğunu, dolayısıyla davacının sözleşmeyi feshetmekte haklı olmadığını, sözleşmede belirlenen iş tamamlanmadan davacının işi bıraktığını, sözleşmenin 9/c maddesine aykırı davrandığını, bu aykırılık için sözleşmede cezai şart öngörüldüğünü, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle müvekkilinin menfi ve müspet zararlarının doğduğunu savunarak, davanın reddini istemiş, aynı nedenlerle açtığı birleşen davada ise uğranılan menfi ve müspet zararlar nedeniyle 2.000 TL'nin, 2.000 TL cezai şartın, ihale makamı tarafından kesilen ceza tutarları nedeniyle 1.000 TL'nin, işin başka şahıs ve firmalara yaptırılması nedeniyle 1.000 TL'nin, davacı şirketin itibarının zedelenmesi nedeniyle 1.000 TL'nin, işin daha uygun koşullarda yapılma fırsatının kaçırılması nedeniyle1.000 TL'nin ve sözleşme giderleri ve vergileri nedeniyle 2.000 TL'nin faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.Birleşen davada davalı vekili, müvekkilinin sözleşmede öngörülen edimlerini eksiksiz biçimde yerine getirdiğini, sözleşmeyi de haklı nedenlerle feshettiğini, bu nedenle birleşen davacının ne cezai şart ne de uğradığını iddia ettiği zararları talep edemeyeceğinisavunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında 26.05.2010 tarihli taşıma sözleşmesinin düzenlendiği, bu sözleşmede davalı ile dava dışı kurum arasında imzalanmış ihale sözleşmesine atıf yapılmış olmakla birlikte ihale sözleşmesinin tamamına atıfta bulunulmadığı, taraflar arasındaki sözleşmede 420 bin ton kömürün taşınmasının kararlaştırıldığı, her ne kadar asıl davacı tarafından sözleşmenin feshedildiği belirtilmiş ise de sözleşmede belirlenen 420.000 ton kömürün davacı taşıyıcı tarafından taşındığı, bu durumda sözleşmenin ifa edildiği ve esasen davacının sözleşmeyi feshinden söz edilemeyeceği, davalı tarafın savunmasında belirttiği %20 oranındaki iş artışının davacı tarafından taşınmasına ilişkin sözleşmede bir hükme yer verilmediği, dolayısıyla davacının edimini eksik ifasının söz konusu olmadığı, sözleşme uyarınca ihale makamı tarafından davalıya kesilen faturalar ve taraf defterlerindeki kayıtlar da gözetildiğinde davacının, davalıdan 283.430,28 TL alacaklı bulunduğu, sözleşme uyarınca 17.755,77 TL gecikme faizi talep edebileceği, her ne kadar asıl davada cezai şart talep edilmiş ise de sözleşmede doğacak zararların karşılığı olarak cezai şart öngörüldüğü ve davacının geç ödemeden kaynaklanıp faizi aşan bir zararının varlığını ispat edemediği, birleşen dava yönünden ise birleşen davalı sözleşmedeki edimlerini yerine getirdiğinden birleşen davacının, kendisine tahakkuk ettirilen cezalara ilişkin talebi dışındaki diğer taleplerin yerinde görülmediği, birleşen davalıya yansıtılabilecek cezaların ise asıl davada değerlendirilerek taşıyıcının alacağından mahsup edildiği gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.Kararı, davalı birleşen davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı birleşen davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.2-Asıl dava, taşıma ücreti ile birlikte taraflar arasındaki taşıma sözleşmesinde öngörülen gecikme faizinin ve cezai şartın tahsili, birleşen dava ise aynı taşıma sözleşmesinin davalı taşıyıcı tarafından haksız olarak feshedildiği iddiasına dayalı maddi ve manevi zararlar ile cezai şartın tahsili istemine ilişkin olup mahkemece, taraflar arasında düzenlenmiş taşıma sözleşmesinde belirlenen miktarda kömürün davacı tarafından taşındığı, sözleşme ifa edildiğinden fesih olgusunun tartışılmasına gerek bulunmadığı, her ne kadar davalı tarafça davacının taşıma edimini tam olarak ifa etmediği savunulmuş ise de taraflar arasındaki sözleşmede taşınacak miktarın belirli olması ve davalının dava dışı kurum ile yaptığı sözleşmeye miktar yönünden atıf yapılmamış bulunması nedeniyle davacının %20 oranındaki ek taşımadan sorumlu tutulamayacağı kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Görüldüğü üzere uyuşmazlık, temel olarak asıl davalı ile dava dışı kurum arasında imzalanan ve 420.000 ton kömürün taşınmasına ilişkin sözleşmede yer alan %20 oranındaki ek taşımadan davacının sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece de kabul edildiği üzere taraflar arasında düzenlenen 26.05.2010 tarihli sözleşmenin 2. maddesinde, sözleşmenin konusunun dava dışı kurumun tesis ve stoklarından işletme marifeti ile yüklenecek toplam 420.000 ton kömürün Orhaneli kömür stok sahasına taşınması ve boşaltılması işi olduğu düzenlenmiş olup gerçekten de sözleşmede, davacının bir ek taşıma yükümüne değinilmemiştir. Ancak, bir sözleşmenin yorumlanmasında, tarafların gerçek maksadına bakılması gerekmektedir. Somut olayda, davalı, davacı kurumdan ihale yoluyla aldığı taşıma işini, davacıya yaptırmak için söz konusu sözleşmeyi düzenlemiştir. Nitekim davacı da, davalı ile dava dışı kurum arasında imzalanan sözleşmenin tüm sayfalarını ayrıca imzalamıştır. Zaten, davalının ihale ile üstlendiği 420.000 ton kömürün taşınması işini sözleşme ile davacıya devredip, ihale sözleşmesinde hüküm altına alınan ve belirli şartların gerçekleşmesi halinde ihale kurumu tarafından davalıya yaptırılabilecek %20 oranındaki ek taşıma işini ise üzerinde tutması ya da başka bir taşıyıcıya devretmesi ticari hayatın olağan akışı ile bağdaşmamaktadır. Öte yandan, davacı tarafından davalıya gönderilen 02.03.2011 tarihli ihtarnamede, sözleşmede yazılı olan 420 bin tondan geriye kalan toplam takriben 14 bin ton kömürün taşınmasının tamamlandığı tarihte sözleşmenin feshedilmiş olduğu belirtilmiştir. Bu ihtarname içeriğinden de tarafların sözleşme iradesinin, davalı ile dava dışı kurum arasındaki ihale sözleşmesinde düzenlenen ek taşıma işini de kapsadığı sonucuna varılmaktadır. Zira, şayet ek taşıma işi davacı tarafından üstlenilmemiş olsaydı davacının, sözleşmede açıkça yazılı olan 420.000 ton kömürü taşıdıktan sonra sözleşmeyi feshettiğini bildirmesine gerek kalmazdı. O halde mahkemece, taraflar arasındaki sözleşme ile davacının, davalı ile dava dışı kurum arasında imzalanan ihale sözleşmesinde hüküm altına alınan %20 oranındaki ek taşıma yükümünü de üstlendiğinin kabulü ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.3-Kabule göre de, birleşen davaya konu edilen ve davacı birleşen davalının neden olduğu ileri sürülen ihale makamı tarafından kesilen para cezaları, mahkemece asıl davada değerlendirilip davacının alacağından mahsup edilmiş, birleşen dava ise tümden reddedilmiştir. Oysa, artık ayrıca dava konusu edilmiş bir alacağın, başka bir davada değerlendirilerek mahsup edilmesinin mümkün olmadığı gözetilerek mahkemece buna göre karar verilmesi gerektiğinden hükmün bu yönden de bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı birleşen davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı birleşen davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı birleşen davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350,00 tl duruşma vekalet ücretinin davacı-karşı davalı T.. N.. ve Tiden alınıp davalı-karşı davacı Habur T Şirketi'ye verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.