MAHKEMESİ : ............TARİHİ : 23/10/2014NUMARASI : 2014/607-2014/298Taraflar arasında görülen davada........verilen 23/10/2014 tarih ve 2014/607-2014/298 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 22/12/2015 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı T vekili Av.N dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin ABD’den satın aldığı mısır emtiasının davalıya ait gemi ile taşındığını, geminin Bandırma Limanı’na yükte herhangi bir hasar olmadan yanaşarak tahliyeye başladığını, ancak yağmurda geminin ambar kapaklarını kapatamaması nedeniyle yaklaşık 512 m/ton mısırın ıslanarak hasarlandığını, zarardan davalı taşıyanın sorumlu olduğunu ileri sürerek, toplam 167.250 USD zararın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında davacıya ait emtiayı taşıma rizikolarına karşı sigortalayan sigorta şirketleri davacı sigortalıya yaptıkları ödemeler nedeniyle halefiyete dayalı olarak davalıdan istemde bulunmuşlar, birleşen davada ise davacı T vekili, ye ait mısır emtiasının taşıma rizikolarına karşı sigortasının müvekkilince yapılmış olduğunu, davalı tarafından taşınan emtianın varma limanında hasara uğradığının tespit edilmesi sonucu müvekkili tarafından sigortalıya 13.947.353.000 TL ödemede bulunulduğunu ileri sürerek, TTK’nın 1301. maddesi uyarınca anılan miktarın davalıdan faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir. Mahkemece, Dairemize ait 07.12.2012 tarihli ilama dayanılarak, davalıdan tazmin edilmesi gereken toplam tutarın 125.729.776 USD. olduğu ve bu tutarın sigortacıların ödediği veya ödemesi gereken tutardan ve sigorta sözleşmesinden tamamen bağımsız olduğu, toplam zararın 75.625,5 USD'lik kısmının sigortacılar tarafından karşılandığı, sigortacılar tarafından ödenmeyen 50.104.276 USD'nin davacı tarafından talep edilebileceği, verilen hüküm davadan sonra alacağa temlik alan sigorta şirketleri tarafından temyiz edilmediğinden davalı lehine kazanılmış usulü hak oluştuğu, yine birleşen davada verilen kararın onanmasıyla kesinleştiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 50.104.276 USD'nin dava tarihinden 3095 SK.'nın 4/a maddesi uyarınca işletilecek faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya, 30.937,95 USD.'nin 08/07/2004 ödeme tarihinden itibaren 3095 SK.'nın 4/a maddesi uyarınca işletilecek faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile alacağı kısmen temlik alan davacı T, 12.031,42 USD'nin 16/07/2004 ödeme tarihinden itibaren 3095 SK'nın 4/a maddesi uyarınca işletilecek faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile alacağı kısmen temlik alan davacı A verilmesine, 17.187,75 USD'nin 09/05/2005 ödeme tarihinden itibaren 3095 SK'nın 4/a maddesi uyarınca işletilecek faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile alacağı kısmen temlik alan davacı A verilmesine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve mahkemece asıl davada verilen ilk kararın, alacağı temlik alan sigorta şirketlerince temyiz edilmemiş olması ve Dairemizin 09.02.2012 tarihli ilamı ile bu kararın sadece davacı yararına bozulması, mahkemece verilen şimdiki kararda da alacağı temlik alanlar yararına daha fazla alacak miktarı tespit edilse de, davalı yararına oluşan usulü kazanılmış hak gözetilerek, ilk kararda hükmedilen miktarlara hükmedilmesi karşısında, davalı vekilinin mahkemece asıl davada davacı alacağını kısmen temlik alan sigorta şirketleri yönünden kurulan hükme yönelik yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Davalı vekilinin mahkemece asıl davada davacı yararına hükmedilen alacak miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; her ne kadar asıl davada verilen ilk karar Dairemizce sadece davacı yararına bozulduğundan, mahkemece artık davacı yararına daha az alacak miktarına hükmedilemez ise de, mahkemece yapılan yeni yargılama sonucunda davacı yararına ilk karardakinden daha fazla alacağa hükmedilmesi halinde, davalı vekilince aradaki alacak kısmı için temyiz talebinde bulunulabileceğinde kuşku yoktur. Nitekim somut uyuşmazlıkta da mahkemece, Dairemize ait bozma ilamında belirtildiği üzere davacı tarafından yurt dışından satın alınan mısır emtiasının varma yerinde boşaltmanın başladığı tarihte haiz olduğu değer tespit edilmiş ve davacı yararına daha fazla alacak miktarına hükmedilmiştir. Ancak 09.02.2012 tarihli bozma ilamımızda bu değerden, ziya sebebiyle tasarruf edilen gümrük ve sair masraflarla navlun varsa bunların indirilmesi gerektiği belirtildiği halde, mahkemece bu konuda hiçbir değerlendirme yapılmamıştır. Bu durum karşısında mahkemece, 6762 sayılı TTK'nın 1061, 1112. maddeleri uyarınca, ziya olan emtia sebebiyle tasarruf edilen gümrük ve sair masraflarla navlunun bulunup bulunmadığının incelenmesi ve varsa bunların, emtianın varma yerinde boşaltmanın başladığı tarihte haiz olduğu değerden indirilmesi sonucu belirlenecek miktara hükmedilmesi gerekirken, bu konuda hiçbir inceleme ve değerlendirme yapılmadan, emtiasının varma yerinde boşaltmanın başladığı tarihte haiz olduğu değere hükmedilmesi doğru görülmemiş, asıl davada verilen kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile asıl davada verilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı Türkiye Genel Sigorta verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.