Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1388 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 203 - Esas Yıl 2012
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21.10.2010 tarih ve 2008/160-2010/260 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkili banka tarafından 30/05/2002 tarihli Kredi Kartı Üyelik ve Kredi Sözleşmesine istinaden kredi lehdarı ...'e kredi kullandırıldığını, davalı ...'ün de borca mesnet bu kredi sözleşmesini üyenin fiilini taahhüt eden sıfatıyla imzaladığını, ...'e belirtilen sözleşmeye istinaden verilen asıl ve ek kredi kartlarının borcunun ödenmemesi üzerine borçlu kart hamili ... ile üyenin fiilini taahhüt eden ...'e ... Noterliğinin 29/12/2006 tarih ve ... yevmiye nolu muacceliyet ihtarnamesi gönderildiğini ileri sürerek, toplam 3.634,25 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştirDavalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı her ne kadar sözleşmeyi üyenin fiilini taahhüt eden sıfatı ile imzalamış olsa da “hiçbir menfaati olmayan, ticari gaye gütmeyen, sadece dostane ilişkiler nedeniyle, tüketime yönelik banka kredi kartı kullanmasına imkan tanımak için verilen teminatın garanti beyanı adı altında da olsa bir garanti sözleşmesi amacı ile değil kefalet amacı ile verildiğinin kabulünün gerektiği, dosyada bulunan kredi kartı üyelik ve kredi sözleşmesi incelendiğinde her ne kadar davalı, garantör sıfatıyla sözleşmeyi imzalamış ise de, sözleşmeye konu kredi kartının tüketime yönelik olduğu, ticari gaye gütmediği, aslında garanti sözleşmesi amacı ile değil kefalet vermek gayesi ile imzalandığı, kredi kartı üyelik ve kredi sözleşmesi incelendiğinde kefalet geçerlilik şartı olan kefilin sorumlu olduğu limitin gösterilmemiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.2- Dava bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkili banka tarafından kredi kartı üyelik ve kredi sözleşmesine istinaden kredi lehdarı ...'e kredi kullandırıldığını, davalı ...'ün de borca mesnet bu kredi sözleşmesini üyenin fiilini taahhüt eden sıfatıyla imzaladığını, ...'e belirtilen sözleşmeye istinaden verilen asıl ve ek kredi kartlarının borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda değinilen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin garanti sözleşmesi değil kefalet sözleşmesi niteliğinde olduğu yönündeki tespit isabetli ise de dosya içinde örneği bulunan sözleşme incelendiğinde dava dışı asıl borçluya tahsis edilen kredi kartının limitinin belirlendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davalının kefil olarak sorumluluğunun sözleşmede belirlenen kredi kartı limiti dahilinde bulunduğunun kabulü ile sonuca gidilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, davacı harçtan muaf olduğundan dolayı, harç alınmasına mahal olmadığına, 23.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.