MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada (Kapatılan) Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21/05/2014 tarih ve 2013/332-2014/121 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, taşımacılığını davalı şirketin yaptığı, Almanya'dan ithal edilen lazer kesim makinesi cinsi emtianın sigortacısı olduklarını, malın ambalajı üzerinde gerekli uyarı işeretleri yanında hasar kontrolü sağlamaya yarayan darbe indikatörü bulunduğunu, malın Türkiye'de teslim alınması aşamasında darbe indikatörünün kırmızı renge dönüştüğünün tespit edildiğini, bu durumda malın hasar görmüş olma riskinin bulunduğunu malın hasar görüp görmediğinin test edilmesinin Türkiye şartlarında mümkün olmaması sebebiyle üretici firmaya gönderilerek testler yapıldığını, malın hasar görmediğinin tespit edildiğini ancak ilave test ve nakliye masrafları yapıldığını, bu masrafların da sigorta kapsamında sigortalıya ödendiğini, taşıyıcı-davalı firmanın zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek 13.697 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, mal hasar görmediği halde sigortalıya yapılan ödemenin bir hatır ödemesi olduğunu, kendilerinden istenemeyeceğini, indikatörünün arızalı olma ihtimalinin bulunduğunu, test ve nakliye masraflarından sorumlu tutulamayacaklarını, CMR konvansiyonuna göre ambalaj hatasından kaynaklanan hasardan gönderici-yükleyicinin yani sigortalının sorumlu olduğunu, davanın kendi sigortacılarına ihbarı gerektiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, davalının taşıdığı yük, bir lazer kesim makinesi olup darbelere karşı hassas taşınması gereken bir mal olduğu, malın taşınması sırasında darbeye uğrayıp uğramadığının tespiti amacıyla ambalajında darbe indikatörü adı verilen bir belirteç bulunduğu ve Türkiye'de alıcısına teslim esnasında bu indikatörün kırmızıya dönüştüğü konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, belirtecin darbeyi işaret etmesi halinde ürünün zarar görüp görmediğinin test edilmesinin kaçınılmaz olduğu, malın o haliyle teslim alınmasının gönderilen taraf açısından büyük risk içerdiği, kural olarak taşıyıcının maldaki zarar kadar bu test masraflarına da katlanmak zorunda olduğu, TTK. m.881 hükmünün taşıyıcının zararın saptanması için yapılması zorunlu giderleri de tazminle yükümlü olduğunu düzenlediği, TTK. m. 862 gereğince uygun ambalaj seçildiği, gerekli işaretlerin yerleştirildiğinin anlaşıldığı, hatta ambalaj dışından görünecek şekilde ürünün darbeye maruz kalıp kalmadığını belirleyecek bir indikatör dahi yerleştirildiği, bu durumda taşıyıcının yükleme ve boşaltma sırasında da gerekli özeni gösterme sorumluluğunun bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 13.697 TL'nin 20.06.2013 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Dava, karayolu ile yurt dışından taşınan eşyaya ilişkin olarak ödenen test bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir.Dava konusu lazer kesim makinesi emtiasının davalı tarafça Almanya'dan Türkiye'ye taşıma işleminin yapıldığı, bu kapsamda taraflarca CMR belgesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu hali ile davaya konu uyuşmazlığa uygulanacak mevzuat CMR Konvansiyonu hükümleri olup, mahkemece bu husus değerlendirilmeksizin uyuşmazlığın, olayda uygulama yeri bulunmayan TTK hükümleri ile çözümlenmeye çalışılması doğru olmamıştır.Öte yandan, dava konusu uyuşmazlıkta, taşınan emtiada herhangi bir hasarın oluşmadığı, davacı sigortacı tarafından, hasar ihtimaline binaen yapılan test bedellerinin rücuen tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Oysaki somut olayda uygulanması gereken CMR Konvansiyonunun 17. maddesi uyarınca taşımacının sorumluluğu, yükün teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçen süre zarfında emtiada oluşacak kayıp ve hasar olarak sınırlandırılmış olup, hasar ihtimaline binaen yapılacak masraflar nedeniyle taşıyıcının sorumluluğuna ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. Ayrıca, mahkemece TTK hükümleri gereğince taşıyıcının, eşyanın zıyaı veya hasarı hâlinde ödenmesi gereken tazminattan başka zararın saptanması için yapılması zorunlu olan giderleri de tazmin yükümlülüğünün bulunduğu gerekçesine yer verilmişse de yukarıda da belirtildiği gibi somut olayda TTK hükümlerinin uygulanması doğru olmadığı gibi uygulanması gereken Konvansiyon hükümlerine göre de söz konusu giderlerin ödenmesi taşıma nedeniyle oluşacak bir zararın varlığı halinde gündeme gelebilecektir. O halde, somut olayda taşıma nedeniyle davaya konu emtiada hasar oluşmadığı göz önüne alınmak suretiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulü yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06/02/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.