MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİBİRLEŞEN DAVA : FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ'NİN 2013/178 ETaraflar arasında görülen davada Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22/10/2014 tarih ve 2012/146-2014/315 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 22/12/2015 günü hazır bulunan davacı ... ve vekili Av.... ile davalılar vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirket ile sahibi olduğu "..... (....)" projesine uygun protip üretimi, seri üretim ve satış sonrası hizmetler konusunda 17.01.2007 tarihinde sözleşme yaptığını, müvekkilinin sözleşme uyarınca yükümlendiği prototipi hazırlayıp 17.07.2008 tarihinde karşı tarafa teslim ettiğini, davalının 29.08.2008 günlü yazılı beyanı ile işi kabul ettiğini, karşı tarafın sözleşme gereğince yüklendiği edimlerden hiçbirini yerine getirmediğini, davalının üretilen ürüne ait öngördüğü satış rakamının 10.000 adet civarında bulunduğunu, buna göre müvekkilinin sözleşmeye göre alması gereken kar payının 184.712.000 USD miktarında olduğunu, ayrıca müvekkilinin on iki aylık proje takvimi boyunca sistem entegrasyon hizmeti karşılığı olarak sadece 168.500 USD aldığını, bunun dışında herhangi bir ücret almadığını, ancak gecikmeler nedeniyle Ocak 2007'de başlayan çalışmaların 20 Ocak 2008 tarihinde sona ermesi gereken teslim tesellim işleminin 29.08.2008 tarihinde gerçekleştirilebildiğini, yedi ay için ek sistem entegrasyon faaliyetlerine ilişkin olarak müvekkiline 172.630 USD'nin gecikme faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğini, diğer taraftan da iş aktinden bağımsız olarak müvekkilin geçimi için düşülen zaman içinde arttırılmayacak enflasyon karşısında erimeyecek şekilde belirlenen 3000USD+SGK Tavan piriminden oluşan üretim müdürlüğü hizmet bedelinin ödenmediğini, bununda avans faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500.000 TL'nin işlemiş ve işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 22.04.2011 havale tarihli dilekçesiyle dava dilekçesinde 500.000 TL olarak gösterdikleri bedelin 450.000 TL'sinin ifa yapılmamasından doğan zarar, 25.000 TL'sinin yapılan işler karşılığı olan sistem entegrasyon bedeli, 25.000 TL'sinin de üretim müdürü hizmet bedeline ilişkin bulunduğunu açıklamıştır.Davacı vekili birleşen davasında da, asıl dava dosyası içerisindeki tüm iddialarını tekrar ederek ve vakıaları açıklayarak davalı şirketlerin müvekkili ile .... arasındaki yapılan sözleşme ilişkisi nedeniyle müvekkiline karşı hukuken sorumlu olduklarını, ....'nin müvekkilinden, yaptığı sözleşme ile ele geçirdiği ... ile .... isimli eseri diğer davalılar üzerinden farklı isimlerle üretip satarak milyonlarca dolar gelir elde ettiklerini, sözleşmenin 4.1 maddesi uyarınca ..... veya ... bünyesinde teşkil edilmiş veya edilecek herhangi bir şirket ile müvekkili arasında tasarlanan/tasarlanacak projelerin bu sözleşme esaslarına göre realizasyonunun da akit kapsamında olduğunu, müspet zarardan davalıların da sorumlu tutulmasının icap ettiğini, birleşen dosyadaki davalıların müvekkilinin İmtaks isimli eserini .., ..., ..., .., ... adı altında üretip müvekkilinin eser sahipliğinden doğan haklarını ihlal ettiklerini, bu isimlerle fuarlara katıldıklarını ileri sürerek TBK'nın 112 ve 125. maddeleri uyarınca davalıların müspet zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarının tespitine ve zararın tazminine, 5846 sayılı yasanın 68/3 maddesi uyarınca şimdilik 15.000 TL telif tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline, davalıların Tübitak'tan aldıkları teşvik de gözetilerek şimdilik 1.000 TL adi ortaklık payına düşen alacağın davalılardan tahsiline, müspet zarar olarak 1.000 TL'nin davalılardan tahsiline, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına, mali ve manevi haklarına yönelik tecavüzün durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile davalı ... arasında ".... (....)" projesine göre prototip üretimi, seri üretim ve satış sonrası hizmetlere ilişkin olarak 17.01.2007 tarihinde sözleşme yapıldığı, sözleşmenin 4.1. maddesi hükmüne göre, ... bünyesinde teşkil edilmiş şirket ve çalışma grubu gibi oluşumların tasarladığı projelerin realizasyonunu da kapsadığı, nitekim akdin ... ile yapılmasına karşın davacının istihdamına ilişkin hizmet sözleşmesinin birleşen dosyanın davalısı ..... tarafından, hizmet aktinin feshi işleminin de ..... tarafından gerçekleştirildiği, bu halin de aslında birleşen dosyanın davalılarının da akdin tarafı olarak kabul edildiği görüşü ile bu yöndeki iddia ve savunmaları desteklediği, sözleşme ile İmtaks Projesine uygun prototipin üretilmesinin beş aşamaya bağlandığı, başlangıç, 10, 23, 40, 52 hafta içerisinde prototipin üretilip kabul edilmesi sürecinin belirlendiği, karşılığı olarak her bir aşama itibariyle 154.015; 88.194; 121.102; 119.784 ve 132.965 USD'nin ödenmesinin kararlaştırıldığı, bunun yanında davacıya sistem entegrasyon hizmeti karşılığı net 168.500 USD ödenmesinin hüküm altına alındığı, proje devamı sırasında davacının iş akti ile istihdamının da öngörüldüğü, 04.12.2006 tarihi itibariyle davacının holding bünyesi içerisinde yer alan birleşen davanın davalısı olan ...'de istihdamına başlandığı, ayrıca sözleşmede bunlardan ayrı olarak İmtaks projesinin tamamlanması ile müteakip bir projenin realize edilmesi süresi arasında geçen sürede 3000 ABD doları+SGK tavan pirimine isabet edecek bir bedelin davacıya ödenmesinin kararlaştırıldığı, sözleşmede ürünün seri üretim aşamasında gerçekleşecek satışlarından hesap edilecek belli yüzdelerin kar payı olarak davacıya ödenmesinin kararlaştırıldığı, sözleşme uyarınca çalışmalara başlandığı, Ocak 2007 tarihi itibariyle prototipin arge çalışmaları ve üretim sürecinin devam ettiği, sözleşme uyarınca 52 hafta sürmesi gereken bu aşamanın 29.08.2008 tarihine kadar uzadığı, bu uzamanın tarafların karşılıklı görüşleri ve istemleri ile gerçekleştiği, enazından sürecin hangi nedene dayalı olarak uzadığı konusunda tarafların birbirlerine karşı yazılı bir ihtarının olmadığı, ödemelerin sürece bağlı olarak aşama aşama hizmet alınan firmalara gösterilen faturalar gözetilerek davacı aracılığıyla bedellerinin ödendiği, ayrıca davacıya da sistem entegrasyon bedeli olarak 168.500 USD'nin ödendiği, esasen süreç içerisindeki üretim bedellerinin tamamının zaten davalı şirket tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığı, tarafların karşılıklı olarak ifanın geç yapıldığı veya bir tarafın kusuruna bağlı olarak eksik veya fazla yapıldığı gerekçesine dayalı herhangi bir ihtirazi kaydı olmaksızın prototipin davalı şirkete 17.07.2008 tarihinde teslim edildiği, gerekli muayene ve tetkikin yapılmasından sonra 29.08.2008 tarihi itibariyle tam kabulün sağlandığı, şu hale göre davacının teslimden yaklaşık iki yılı aşan süre sonra sistem entegrasyon bedeli olarak bir kısım taleplerde bulunulmasının hukuka uygun olmadığı, taraflar arasındaki sözleşme bütün olarak gözönüne alındığında bir yandan geliştirilen İmtaks projesinin ürünü silahın satışından geleceğe dönük olarak nispi oranlarda davacıya pay verilmesinin kararlaştırıldığı, bir yandan da İmtaks projesinin tamamlanması ile müteakip projenin realize edilmesi arasında geçen sürede davacıya 3000USD+SGK tavan pirimi kadar bir bedelin ödenmesinin kararlaştırıldığı, taraflar arasında yapılan sözleşmenin parçası olarak iş aktinin fesihle birlikte sona erdirilmesine karşın taraflar arasındaki geleceğe dönük yeni projelerin gerçekleştirilmesi için davacının başka bir firmayla anlaşmasının önlenmesi amaçlı olarak yapılan bedel taahhüdünü içeren aktin fesih edilmediği, dolayısıyla davalı akidin bu yükümlülüğünün yeni projeye başlanması ve realize edilmesi için geçecek zamana kadar devam edeceği, bu sürenin aktin bütünü ve taraflar arasındaki ilişki nazara alındığında asıl dava tarihi itibariyle tamamlanmamış bulunduğunun kabulünün hakkaniyete uygun düşeceği, davacının asıl dava dosyasındaki diğer talebinin seri üretime kusurlu bir şekilde geçilmemesi sebebiyle sözleşmede belirlenen kar payı alacağından mahrum kalması karşılığı doğan zararın tahsiline ilişkin bulunduğu, ancak davalı tarafından bir satış yapılmamış olması nedeniyle asıl dava bakımından bu yöne ilişkin istemin reddedilmesinin gerektiği, sözleşme konusu ürünün eser olmadığı, tamamen ticari bir ürün olduğu, patent, faydalı model ve tasarım tescilinin bulunmadığı, dolayısıyla proje müellifi olduğu tarafların da kabulünde olan davacının eserin adının değiştirilmesi, model olarak biçiminin iyileştirici değişikliklere tabi tutulması, yazılımının görüntüleri daha iyi işleyecek hale getirilmesini temin edecek değişikliklere tabi tutulması gibi herhangi bir hakka sahip olduğunun kabul edilemeyeceği, esasen ürünün ticari olarak satılabilirliğini temin etmek için ürünün anılan yönde işlemlere veya yenilemelere tabi tutulması yetkisinin fikri ve sınai haklarına sahip olan davalıya ait bulunduğunun kabulünün işin doğası gereği olduğu, bu ürünün güzel sanat eseri niteliğindeki bir heykel gibi "olduğu biçimde" korunması gerektiğinin iddia edilmesinin ürünün niteliğiyle ve öngörülen üretilme amacıyla bağdaşmayacağı gerekçeleriyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve mahkemece hüküm altına alınan bedelin 30/09/2008 ila 30/11/2008 tarihleri arasındaki tutarı kapsadığının anlaşılmış olmasına göre, asıl ve birleşen davada davalılar vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik tüm, davacı vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Asıl ve birleşen davada davacı ile asıl davada davalı ... arasında "..... (....)" projesine göre prototip üretimi, seri üretim ve satış sonrası hizmetlere ilişkin olarak yapılan 17.01.2007 tarihli sözleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin sözleşme uyarınca çalışmalara başladığını, sözleşmeye konu prototipin davalı şirkete 17.07.2008 tarihinde teslim edildiğini, gerekli muayene ve tetkikin yapılmasından sonra 29.08.2008 tarihi itibariyle tam kabulün sağlandığını, sözleşmenin halen yürürlükte olup, sözleşme hükümlerine göre davalının seri üretime geçerek yaptığı satışlardan müvekkiline kar payı vermeyi yükümlendiğini, ancak davalının bu edimini yerine getirmediğini ileri sürmüştür. Gerçekten de taraflar arasında düzenlenen ve halen yürürlükte bulunan sözleşmede, prototipin üretiminin ve tesliminin ardından gerekli şartlar sağlandığında seri üretime geçileceği ve bu üretim sonucu satılacak silahlardan elde edilecek ciro üzerinden sözleşmede belirlenen oranların davacıya ödeneceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, sözleşme hükümlerine göre davalının mutlaka ürünün seri üretimini yapması yükümlülüğünde bulunduğunu kabul etmenin mümkün olmadığı, davalı firmanın bu ürünün satışını temin etme amacıyla tanıtımını yaptığı, bununla ilgili olarak birçok fuara katıldığı, değişik kişi ve kuruluşlarla görüşmelerde bulunduğu, esasen davacının dilekçelerindeki beyanlar ve sunduğu kanıtların da davalının ürünün satışını temin etme amaçlı ciddi faaliyetlerde bulunduğunu gösterdiği, davalının sırf davacıya pay vermemek için ürünün tanıtımını ve satışını yapmadığına ilişkin bir iddianın dosya kapsamındaki kanıtlara göre kabul edilebilirliğinin bulunmadığı ve bu silaha yönelik herhangi bir satış gerçekleştirilmediği, davalı şirketlerin, davacının projesine konu ..... adlı silah esas alınarak ..., ..., ... ve .... isimli silahların üretildiği anlaşılırsa, davalı şirketlerin Sözleşmede belirlenen kar payını davacıya ödemeleri gerektiği, ancak bu silahların davalılarca satışının yapılmadığı gerekçesiyle davanın bu talebinin reddine karar verilmiş ise de, mahkemeyi bu kanaate ulaştırabilecek deliller yeterince irdelenmemiş, sadece asıl dosya davalısının ticari kayıtlarında inceleme yapılarak ve anılan silahların kendilerine satışının yapılıp yapılmadığı Milli Savunma Bakanlığın'dan sorularak karar verilmiştir. Oysa söz konusu silahların başkaca yurtiçi ve yurtdışı firmalara da satışı mümkündür.Anılan nedenlerle mahkemece, davalıların, bu sözleşme hükümlerine göre vücuda getirilmiş olan ..... adlı silahın bu ad altında veya aynı esaslarla çalışan başka bir isimle üretilip üretilmediği ve satılıp satılmadığı hususunda tüm davalıların ticari defter ve kayıtlarında inceleme yapılarak araştırılması ve davalıların Türk Borçlar Kanunu'nun 175. maddesi kapsamında .... adlı silahların seri şekilde üretilmesi ve satılmasına ilişkin sözleşme koşulunun gerçekleşmesine dürüstlük kurallarına aykırı olarak engel olup olmadıkları ve bu sebeple davacının sözleşme uyarınca müspet zarara uğrayıp uğramadığı değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme sonucu hüküm tesisi doğru bulunmamış, hükmün bu nedenle asıl ve birleşen dava davacısı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, asıl ve birleşen davada davalılar vekilinin tüm, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenle asıl ve birleşen davada davacı vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik temyiz itirazının kabulü ile hükmün yukarıda yazılı nedenle asıl ve birleşen davada davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davalılardan alınarak asıl ve birleşen davada davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 1.280,80 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davalılardan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıya iadesine, 22/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.