Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1376 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 342 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KONYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 12/04/2012NUMARASI : 2011/429-2012/439Taraflar arasında görülen davada Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/04/2012 tarih ve 2011/429-2012/439 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalının başkanı olduğu SS B. Konut Yapı Kooperatifi'nden 33.000 TL bedelle daire satın aldığını ve taraflar arasında bir sözleşme yapıldığını, anılan sözleşme uyarınca davalının müvekkiline teslim edilmesi gereken dairenin teslim edilmemesi halinde satış bedelinin iki katını ödemeyi kabul ederek müvekkiline 66.000 TL'lik bono verdiğini, dairenin müvekkiline teslim edilmediğini, senedin de ödenmediğini, davalının müvekkilinden aldığı 33.000 TL ile de kooperatif inşaatı yapmadığının, kendi borçlarını ödediğinin anlaşıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 33.000 TL'nin senedin vade tarihi olan 30.5.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı vekiline 18.01.2012 tarihli celsede gider avansını yatırması için 2 haftalık kesin süre verildiği, bu tarihte 6100 sayılı HMK yürürlüğe girmiş olup, 01.10.2011 tarihinden itibaren HMK'da belirtilen usul kurallarının uygulanması gerektiği, davacının HMK'nın 120/2 maddesinde belirtilen gider avansını yatırmasının zorunlu olduğu, HMK'nın 90. maddesi uyarınca kanunda belirtilen sürelerin hakim tarafından artırılması ya da eksiltilmesinin de mümkün bulunmadığı, belirtilen sürenin kesin süre olduğu ve bu süre içerisinde gider avansının yatırılmadığı gerekçesiyle, davanın HMK'nın 120/2, 114/1-g ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.01.10.2011 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun harç ve avans ödenmesi başlıklı 120. maddesine göre, “Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığı'nca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir.” Anılan Kanun'un 114. maddesinin “g” bendinde, gider avansının dava şartlarından olduğu belirtilmiştir. Dava şartlarının incelenmesini düzenleyen 115. maddesinde “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” denilmiştir. Kanun'un 448. maddesinde ise, kanun hükümlerinin, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı belirtilmiştir.Adalet Bakanlığı tarafından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 120. maddesi gereğince hazırlanan gider avansı tarifesi ile buna ilişkin tebliğ, 30.9.2011 tarih ve 28070 sayılı Resmi Gazete'de yayınlamıştır. 01.10.2011 tarihinden itibaren yürürlüğe giren tarifenin 3. maddesinde, gider avansının, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri kapsadığı belirtilmiş; 4. maddesinde, taraf sayısı, tanık sayısı, başvurulan deliller (keşif gideri, bilirkişi ücreti vs.) gözetilerek belirlenen tahmini yargılama giderinin, gider avansı olarak önceden yatırılması amaçlanmıştır. Tarifenin 6. maddesinde de, tarifenin yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan davalarda, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 120. maddesinin ikinci fıkrasına göre gider avansının ikmal ettirileceği belirtilmiştir. Kanun'un 120/2 ve 448. maddeleri ile tarifenin 6. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğünden önce açılan davalarda da, gerektiğinde, dava şartı olan gider avansının ödenmesinin istenilebileceği, gider avansının kesin sürede ödenmemesi durumunda ise, Kanun'un 115. maddesi gereğince, davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedileceği anlaşılmaktadır. Dava şartı olan gider avansı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğünden sonra açılan davalar ile Kanun'un yürürlüğünden önce açılmış olup da, henüz tahkikat aşamasına geçilmemiş olan davalarda tarifede belirtilen miktarlar esas alınarak kolaylıkla uygulanabilecektir. Ancak, temyize konu davada olduğu gibi, Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış bulunan davalarda, dava şartı olan gider avansına ilişkin düzenlemelerin uygulanıp, kesin mehile rağmen süresinde ödenmemesi nedeniyle, davanın usulden reddedilebilmesi için, yargılamanın geldiği aşamaya göre, hakimin kesin vicdani kanaatinin oluşması için hangi delillere ihtiyaç duyulduğu ve bu delillerin elde edilmesi için gereken masraflar gerektiğinde ayrıntısı ile belirtilmeli; bunlar da gösterilmek suretiyle verilen kesin mehile rağmen gider avansının ödenmemesi durumunda, davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilebileceği gözetilmelidir. Dava şartı olan gider avansına ilişkin düzenlemelerde, adalete ulaşmanın zorlaştırılmasının değil; bilakis, yargılamada yapılabilecek giderler önceden alınarak, bu nedenle yargılamanın uzamasının önüne geçilmeye çalışıldığının amaçlandığı düşünüldüğünde; Kanun'un yürürlüğünden önce açılan davalarda da gider avansının hangi deliller için istenildiğinin miktarlarıyla birlikte belirtilmesinin, adalet duygusuna ve yasanın amacına uygun olacağı açıktır. Somut olayda, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğünden önce açılan temyize konu davada; 25.10.2011 tarihli celsede davacı vekilinin mazeretinin kabulüne, 18.01.2012 tarihli celsede ise, davalıya ön inceleme duruşmasının yapılacağının davetiye ile bildirilmesine, HMK 120/2 gider avans tarifesinin 6. maddesine göre tarifenin 4/d maddesi gereğince hesaplanan 50 TL gider avansının duruşma tarihinden 2 haftalık kesin süre içerisinde davacı tarafça karşılanmasına, aksi halde HMK 114/1-g bendi ve HMK 115/2 maddeleri gereğince davanın usulden reddedileceğinin davacı vekiline ihtarına, davacı vekiline bono aslı ile sözleşme aslını ibraz etmesi için 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin mehilin sonuçlarının ihtarına, davacı vekiline cevaba cevap dilekçesi sunması için 2 haftalık süre verilmesine karar verildiği, takip eden 12.06.2012 tarihli celsede de gider avansının verilen kesin süre içerisinde yatırılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddedildiği, dosya içerisinde bulunan tahsilat makbuzundan gider avansının 24.2.2012 tarihinde yatırıldığı anlaşılmaktadır. Davanın geldiği aşama, kanun koyucunun gider avansı müessesesini düzenlemesindeki amacı nazara alındığında, anılan yasa maddesinin şeklen uygulanıp, "HMK 120/2 gider avans tarifesinin 6. maddesine göre tarifenin 4/d maddesi gereğince hesaplanan 50 TL gider avansının " denilmek suretiyle sadece miktar olarak belirtilen gider avansının, verilen kesin sürede ödenmemesi nedeniyle, dava şartı yokluğundan usulden davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.