Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13750 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6261 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen davada Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 02/12/2014 tarih ve 2014/29-2014/287 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin 2010/56043 sayılı marka başvurusunun davalı şirketin "..." ibareli markalarına dayanarak yaptığı itirazın kabul edilmek suretiyle davalı kurumun YİDK'nın nihai olarak kısmen reddedildiğini, ancak müvekkilinin "...." ibaresini daha 2006 yılında marka olarak tescil ettirdiğini, seri markalarını da oluşturduğunu, "..." markasını yoğun reklam, tanıtım ve kullanımla tanınır hale getirdiğini, başvurusuna hak sağladığını, başvuruya konu işaret ile davalı şirket markalarının benzemediğini, redde dayanak markaların hükümsüz kılındığını ileri sürerek davalı ... YİDK'nın 2013-M-7189 sayılı kararının iptalini talep ve dava etmiştir.Davalı ... vekili, esas unsurları "...." ibaresi olan taraflara ait işaret ve markaların birebir aynılığa varan benzerliğe sahip olduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı ... vekili, başvuru tarihi itibariyle müvekkili adına "..." ibareli markaların bulunduğunu, halen de tescillerin korunduğunu, davacı şirket başvurusunda yer alan "..." ibaresinin müvekkili markaları ile ayniyet gösterdiğini, davacının kazanılmış hak oluşturduğunu iddia ettiği markaların bir kısmının müddet olduğunu, bir kısmının ise başvuru konusu işaret için hak sağlamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 2010/56043 sayılı “...” ibareli marka başvurusu ile redde mesnet gösterilen 191819 sayılı “....”, 2006 43777 sayılı “....”, 2006 51922 sayılı “....” ibareli davalı markalarının benzer olduğu, KHK'nın 8/1-b maddesi gereğince iltibas tehlikesinin bulunduğu, davacının 2010 56048, 2007 24123, 2008 58902 ve 2009 26692 sayılı markalarının dava konusu marka başvurusu açısından müktesep hak sağlamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1-Dava, ... YİDK kararının iptali istemine ilişkin olup mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 184. maddesinde hakimin duruşmada hazır olan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz vereceği, mahkemenin, bu açıklamalardan sonra tahkikatı gerektirecek bir hususun kalmadığını görürse tahkikatın bittiğini taraflara tefhim edeceği belirtilmiş, aynı Yasanın 186. maddesinde de, mahkemenin, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olunacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet edeceği ve taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunun bildirileceği düzenlenmiştir. Anayasa'nın 36. maddesine göre herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Adil yargılanma hakkı, hak arama özgürlüğünün uygulamaya yönelik uzantısı niteliğindedir.Somut uyuşmazlıkta 02.12.2014 tarihli celsede davacı yeni heyetten rapor alınmasını talep etmiş, mahkemece bu talebin reddine dair bir ara karar tesis edildikten sonra, tahkikatın bittiği taraflara tefhim edilmeden ve sözlü yargılama için ayrı bir gün tayin edilmeden davanın reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 184 ve 186. maddeleri hükümlerine aykırı olarak tahkikatın bittiği taraflara tefhim edilmeden ve tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama için gün tayin edilmeden hüküm kurulması savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkına aykırıdır. Mahkemece bu hususlar nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.