MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ.Taraflar arasında görülen davada .... Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/11/2014 tarih ve 2013/158-2014/241 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalı şirketin, diğer davalı ...'ne "..." ibaresinin marka olarak tescili amacıyla başvurduğunu, 2010/66142 kod numarasını alan başvurunun Resmi Marka Bülteninde yayınlanması üzerine başvurunun müvekkiline ait 2000/24107 sayılı "..." ibareli markayla ayırt edilmeyecek kadar benzer olduğu ve markaların karıştırılma ihtimali bulunduğu, tescili talep edilen markanın müvekkil markalarının tanınmışlığından faydalanma gayesi taşıdığı ve haksız rekabet yaratacağı gerekçeleri ile ...nezdinde başvuruya itiraz ettiklerini, itirazlarının ... tarafından markalar arasında benzerlik bulunduğu kabul edilmesine rağmen markalar arasında karıştırılma ihtimali olmayacağını, müvekkili markalarının tanınmış olduğu yönündeki itirazlarının kabul edilmediğini ve haksız rekabet iddialarının ispatlanamadığ?? gerekçesi ile ve nihai olarak 2013-M-3635 sayılı ... kararı ile reddedildiğini ileri sürerek, anılan kararın iptaline ve tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ...vekili, davalının markası ile davacının markalarının ortalama düzeydeki tüketiciler tarafından karıştırılmaya sebep olacak derecede benzer olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Davalı şirket vekili, dava konusu markaların benzer olmadığını ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını, söz konusu markaların yazılış, okunuş, ve görünüş itibariyle benzer olmadıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, internet ortamında sohbet anlamına gelen ve ortak unsur olan, "..." sözcüğünün, "düşük seviyede ayırt ediciliği olan bir unsur" olduğu, İngilizce olmasına rağmen, çekişmeli 38. sınıftaki hizmetlerin ülkemiz ortalama tüketicileri yönünden de, ayırt edicilik seviyesinin düşük bulunduğu, bunun "tek başına" kullanımla yükseklik bir ayırt ediciliğe kavuştuğunun somut uyuşmazlıkta kabul edilemeyeceği, taraf başvuru ve markaları düşük seviyede ayırt ediciliği olan "..." unsurunu paylaştıklarından, karıştırılma ihtimali değerlendirmesinde örtüşmeyen bileşenlerin markaların genel izlenimi üzerindeki etkisine odaklanılması gerektiği; taraf işaret ve markalarında örtüşmeyen bileşenler olan ..." lgosu ve "..." ilavesinin herhangi bir benzerliklerinin bulunmadığı, aksine tümüyle farklı oldukları bir başka ifadeyle "markaların genel izleniminin son derece benzer ya da aynı" olması halinin de somut olayda gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, ... kararının iptali ve tescili halinde hükümsüzlüğünün istemine ilişkindir. Mahkemece, davalının başvurusuna konu ...box ibareli marka ile, davalının itirazında ileri sürdüğü ve davacı adına tescilli...... markasının 556 sayılı KHK'nın 8/1-b anlamında benzer olmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar davacı markasının tanınmış olduğu iddia edilse de, bu konuda davacı tarafça herhangi bir delil ibraz edilmediğinden tanınmışlık konusuna bağlı iddiaların kabul edilmemesi doğru ise de, davacı adına tescilli @... ibaresi ile, davalının tescil için başvurduğu ...... ibarelerindeki markanın asıl unsurunu oluşturan ... sözcüğünün ve tarafların marka başvurusuna konu sınıfların da aynı olması karşısında KHK'nın 8/1-b anlamında markalar arasında benzerlik bulunduğu ve halk tarafından karıştırılma ihtimali olduğu gibi, markaların ilişkili olma ihtimalini de doğuracağından, davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.