Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13667 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9813 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL(KAPATILAN) 34. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 24/12/2012NUMARASI : 2011/299-2012/255Taraflar arasında görülen davada İstanbul(Kapatılan) 34. Asliye Ticare Mahkemesi’nce verilen 24/12/2012 tarih ve 2011/299-2012/255 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 05.09.2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. C. D.Ö.dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı arasında "Bankomat Sözleşmesi" bağıtlandığını, sözleşme icabı davalıya kredi tahsisi yapılıp kullandırıldığını, Kredi borcunun ödenmesi yönünde keşide ettikleri ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını ileri sürerek, 11.383,56 TL asıl alacağın, 33.415,67 TL birikmiş faiz, 1.591,22 TL faizin % 5'i gider vergisi, 261,95 TL ihtarname gideri olmak üzere toplam 46.652,40 TL'nin dava tarihinden itibaren asıl alacağa faiz yürütülmek suretiyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, banka tarafından tek taraflı olarak düzenlenen ve müvekkili tarafından maaş hesabı prosedürü içerisinde imzalatılan sözleşmenin müvekkili aleyhine ağır hükümler taşıdığını, bu haliyle müvekkilini bağlamayacağını, müvekkiline usulüne uygun bir ihtarname gönderilmediğini, temerrüt faiz oranının fahiş olduğunu iddia ederek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, yanlar arasında bankomat sözleşmesi bağıtlandığı, sözleşme icabı davalıya hesap açılıp kredi kullandırıldığı, maaş ödemelerinin kredi borcuna mahsup olunduğu ve fakat borcun tasfiyesinin sağlanamadığı, dönem sonlarında hesaba faiz ve ferilerinin tahakkuk ettirildiği, bu şekilde sürdürülen akdi ilişki sonucunda da; 28/02/2007 tarihi itibariyle kredili bankomat hesabındaki borç bakiyesinin 11.118,92 TL'ye ulaştığı, tebliğ şerhi içeriklerine göre davalı borçluya Tebligat Kanunu m.21'e göre tebligat yapıldığı, ancak haber verilen kişilerin isim-soy isimlerinin zapta yazılmadığı, kapıya ihbarname asılmadığı, usulsüz tebligat nedeniyle davalı borçlunun dava tarihi itibariyle direnime düştüğü gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile; 11. 383,56 TL'nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, anılan meblağa dava tarihinden itibaren akdi faiz oranı aylık %4,25 faiz ile bu faizin %5'i oranında gider vergisi uygulanmasına, fazla talebin reddine karar verilmiştir. ..Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.1- Dava, banka kredi işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı arasında "Bankomat Sözleşmesi" bağıtlandığını, sözleşme icabı davalıya kredi tahsisi yapılıp kullandırıldığını, kredi borcunun ödenmesi yönünde keşide ettikleri ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını ileri sürerek eldeki davayı açmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda değinilen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davalının kullandığı kredi miktarının ne olduğu, ilerleyen dönem içinde faizi ile birlikte hangi miktara ulaştığı, davalının maaşından yapılan kesintilerin tutarının ne miktarda olduğu hususları dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Nitekim değinilen hususlar bilirkişi raporunda da açıklanmamış, bilirkişi raporu denetime elverişli şekilde düzenlenmemiştir. Bu durumda mahkemece, taraflar arasında düzenlenen sözleşme kapsamında, davalı yanca kullanılan kredi tutarı ile geri ödeme miktarları denetime imkan verir şekilde bilirkişiye tespit ettirildikten sonra işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile sonuca gidilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; mahkemece, davacı tarafça gönderilen ihtarın tebligat mevzuatına uygun olmadığından söz edilerek faiz başlangıç tarihi olarak dava tarihi esas alınmışsa da, dosya içinde tebligat parçalarının bulunmadığı, mahkemede oluşan kanaatin ilgili evrak üzerindeki açıklamalarla oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, ilgili ihtarat işlemini yapan noterliğe müzekkere yazılarak tebligat parçalarının örnekleri getirtilerek, kredi sözleşmesinin 32. maddesi hükmü de göz önüne alınmak suretiyle oluşacak kanaate göre sonuca gidilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 12.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.