MAHKEMESİ : İSTANBUL (KAPATILAN) 30. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 24/12/2012NUMARASI : 2011/277-2012/295Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) 30. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24.12.2012 tarih ve 2011/277-2012/295 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 05.09.2014 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. Ö.F.G. ile davalı vekili Av. T.. T.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı şirket arasında tarım ürünlerinin sigortalanması amacıyla poliçe tanzim edildiğini, 28.05.2010 tarihinde ekimi yapılan ürünün dolu nedeniyle kısmi hasar gördüğünü, hasar ihbarında bulunmalarına rağmen hasarın sigorta şirketince kısmen karşılandığını, yapılan ödemenin tüm hasarları karşılamadığını ileri sürerek, her bir davacı açısından şimdilik 7.250 TL olmak üzere toplam 43.500 TL'nin davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, tenzili muaffiyet oranının tam ve kısmi hasarlarda sigorta bedelinin %20'si olduğunu, bu yüzden davacıların tazminat hakları bulunmadığını, diğer taraftan dosyaya örneği sunulan Tarsim Yasası'na göre müvekkiline husumet düşmeyeceğini, bu konuda örnek karar ve Yargıtay uygulamaları bulunduğunu, sigorta primleri ve riskin üstlenilmesinin Tarsim adına yapıldığını, ayrıca davanın zamanaşımına uğradığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacılar ile aktedilen sigorta poliçelerinin devlet destekli bitkisel ürün sigortası poliçesi olduğu, bu nedenle 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu'na tabi olduğu, bu kanunun 4. maddesine göre, bu kanunun kapsamındaki risklerin teminat altına alınması, standart sigorta poliçelerinin belirlenmesi, hasar organizasyonları, aktüerya çalışmaları, tazminat ödemelerinin yapılması, reasürans teminatının sağlanması, tarım sigortalarının geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve izlenmesi ile diğer teknik hizmetlerin yürütülmesi amacıyla havuz kurulduğunun belirtildiği, yine aynı kanunun 14. maddesine göre, sigorta şirketlerinin, tarım üreticileri ile tarım sigortaları sözleşmelerini kendi adlarına akdedecekleri, prim ile riskin tamamını havuza devredeceklerinin belirtildiği, 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu'nun 4. 14. maddelerine göre sigorta şirketleri tarafından akdedilen, tarım sigortaları gereğince tahsil olunan primlerin tamamının havuza devredilmesinin yasal zorunluluk olduğu, sigorta şirketlerinin prim ile birlikte riskin tamamını da havuza devrettikleri, tazminat ödemesi yapılması konusunda sorumluluğun havuzda olduğu, bu nedenle davalı sigorta şirketinin sigorta poliçesi kapsamında tazminat ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı, kendisine husumetin de yöneltilemeyeceği gerekçesiyle, davanın pasif husumet ve sıfat yokluğundan reddine karar verilmiştir.Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.Dava, dolu sigortası poliçelerinden kaynaklanan sigorta tazminatı istemine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkilleri ile davalı şirket arasında tarım ürünlerinin sigortalanması amacıyla poliçe tanzim edildiğini, ürünün dolu nedeniyle kısmi hasar gördüğünü, hasar ihbarında bulunmalarına rağmen hasarın sigorta şirketince kısmen karşılandığını ileri sürerek eldeki davayı açmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda, yukarıda değinilen gerekçe ile davalının pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Buna karşın dosya içinde örneği mevcut poliçeler incelendiğinde, taraflar arasında düzenlenen sigorta sözleşmelerinin Tarsim bünyesinde akdedilmediği, buna bağlı olarak, riziko sonrasında davalı şirket tarafından poliçeler kapsamında ödemeler yapıldığı anlaşılmaktadır. Nitekim dosya içinde mevcut davacı vekiline hitaben Tarsim tarafından verilen cevabi yazıda da davaya konu sigorta poliçelerinin devlet destekli olmayıp geleneksel poliçeler olduğu belirtilmiştir. Bu durumda söz konusu poliçelerin davalı Tarsim ile ilişkisinin bulunmadığı anlaşılmakla, işin esasına girilerek uyuşmazlık konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde husumetten ret kararı verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davacılara iadesine, 12.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.