Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13657 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7687 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ANTALYA(KAPATILAN) 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 05/02/2013NUMARASI : 2012/4-2013/34Taraflar arasında görülen davada Antalya(Kapatılan) 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 05/02/2013 tarih ve 2012/4-2013/34 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 04.09.2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. M.. B.. ile davalılardan S. Ecza Deposu vekili Av. G.. G.., davalılardan 1.. O.. vekili Av. A.. Ö.. H.. A... ile E.. A... vekili Av. G. O. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin 1994 yılından beri Antalya'da eczacı olup 2002 yılına kadar davalılardan ilaç aldığını, davalı Antalya Eczacılar Odası Başkanı R. D.'in telkinleri ile diğer davalıların 18.09.2002'den sonra müvekkiline diğer eczanelerden ayrı uygulama yaparak önce ilaç satışını durdurup sonra diğer eczanelere ortalama 3 ay vadeli veya peşin satışlarda yüksek iskontolu satış yapıldığı halde müvekkiline yalnız peşin satış yapmaya başladıklarını, diğer eczanelere yapılan peşin satış iskontosunu yapmayarak piyasa rekabet koşullarını ihlal ettiklerini, söz konusu ayrımcı uygulamanın rekabet ihlali oluşturması nedeniyle 17.03.2003 tarihinde Rekabet Kurumu’na bulundukları şikayet üzerine Rekabet Kurumu’nun 03.05.2004 tarih 04-31/363-89 sayılı kararı ile davalı ecza depolarının uyumlu eylemde bulunarak rekabeti ihlal etmeleri nedeniyle cezalandırılmalarına karar verildiğini, piyasaya hakim konumda olan davalı firmaların eşit durumdaki alıcılara eşit şartlarda davranma yükümlülüğüne aykırı davranışları nedeniyle müvekkilinin vadeli ilaç alamadığını, pek çok ilacı eczanesinde bulunduramayıp müşteri kaybettiğinden zarara uğradığını, 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanuna göre rekabet ihlalinin haksız eylem oluşturduğunu, Yasa’nın 57 ve 58. maddelerinde düzenlenen tazmin sorumluluğuna ilişkin koşulların gerçekleştiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın tahsilini, hesaplanacak zarar miktarının 4054 sayılı Yasa’nın 58/2. fıkrası uyarınca 3 kat arttırılarak tazmin edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştirDavalı şirketlerin vekilleri ayrı ayrı, davacının ticari işletmesi olan eczanesinin ekonomik açıdan riskli işletmeler grubunda değerlendirildiğini, davacının 3-4 ay vade ile aldığı mallara karşılık verdiği çekleri vadesinde ödemeyip, çeklerin karşılığında Hedef Ecza Deposuna 45.467,00 TL, Es Ecza Deposuna ise 7.505,00 TL'yi aşan mal iadesinde bulunduğunu, tüm bunlara rağmen davacıdan teminat vermesi karşılığında kendisi ile çalışılabileceği bildirilmesine rağmen davacının teminat vermeye de ilk etapta yanaşmadığını, davacının zaten başka depolardan da ilaç alımı yaptığını, iddia ettiği gibi bir zararı oluşmadığını, zararı var ise dahi bu zarara müvekkillerinin neden olmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.Davalı Antalya Eczacılar Odası vekili, davanın dayanağı ile ilgili olarak Oda’ca alınmış resmi bir karar bulunmadığını, eylemin Oda başkanının münferit faaliyetleri sonucu gerçekleştiğini, ayrıca müvekkili Eczacılar Odası’nın 4054 sayılı Yasa’da belirtilen teşebbüslerden olmadığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davalı Antalya Eczacılar Odası’nın 4054 sayılı Yasa’nın 4. maddesinde sayılan teşebbüs ya da teşebbüs birliği olarak değerlendirilemeyeceği, diğer davalılara yönelik davaya gelince rekabet kurallarının ihlalinden doğan tazminat davalarında sorumluluğun oluşması için hukuka aykırı eylem, zarar, kusur ve illiyet bağı unsurlarının gerçekleşmesi zorunlu olup, Rekabet Kurumu’nun kararları ve bu karara karşı Danıştay 13 Dairesi’nde açılan davalarda davalı ecza depolarının 2002 Eylül ayından 2004 Mayıs ayına kadar davacıya teminatsız vadeli mal vermeyip, iskonto uygulamadığı, bu eylemlerin 4054 sayılı Yasa’nın 4 maddesinde düzenlenen yasak eylemlerden olduğu mahkemece de kabul edilmiş ise de davacının davalıların bu eylemleri nedeniyle zarara uğradığı ve zarar ile davalıların eylemleri arasında illiyet bağının bulunduğunu somut olarak ispatlaması gerektiği, davacı defterlerinin incelenmesi sonucu 4054 sayılı Yasa’nın 58 maddesinde belirtilen yöntemle yapılan hesaplama sonucunda davacının net karında 2002, 2003 ve 2004 yıllarına ait ortalamasının % 8 civarında olduğu, net karındaki artış veya azalmaların haksız eylemin olmadığı yıllarda da bulunduğu, bu nedenle davacının net karında herhangi bir azalmanın gerçekleşmediği, davacının ileri sürdüğü zararını somut olarak ispatlayamadığı, maddi ve manevi tazminat koşulları oluşmadığı gerekçesiyle tüm davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, 4054 sayılı Yasa’nın 4. maddesi hükmü uyarınca davalı Antalya Eczacılar Odası’na husumet yöneltilemeyecek olmasına ve ayrıca davalı Oda’nın rekabet kurallarını ihlal niteliğinde eylemde bulunduğuna dair delilde sunulmamış olmasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Ancak, dava 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Yasa’ya aykırılık nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece görüşüne başvurulan Yrd. Doç. Dr. C.D., A.M. A.ve T. Ö.’den oluşan bilirkişi raporunda davacının zararı 28.521,65 TL hesaplanmıştır. Bu rapora taraf vekillerince itiraz edilmesi üzerine alınan 22.11.2012 tarihli heyet raporunda ise, davacının mali tablolarından hareketle zarar unsurunun varlığından söz etmenin mümkün olmadığı belirtilmiş olmasına karşın mahkemece anılan raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ve hangi nedenlerle son rapora göre karar verildiği açılanmadan “davacının ileri sürdüğü zararını somut olarak ispatlayamadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 4054 sayılı Yasa’nın 4. maddesinin birinci fıkrasında; “belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemlerinin hukuka aykırı ve yasak olduğu hükmüne yer verilmiş ve madde de devamında bu hallerin özellikle neler olduğu sayılırken, mal veya hizmetlerin alım yada satım fiyatının, fiyatı oluşturan maliyet, kar gibi unsurlar ile her türlü alım yahut satım şartlarının tespit edilmesinin mal ve hizmet piyasalarının bölüşülmesi ve her türlü piyasa kaynaklarının veya unsurlarının paylaşılması ya da kontrolünün hukuka aykırı ve yasak hallerden olduğu” belirtilmiştir. Aynı Yasa’nın 57. maddesinde tazminat hakkı, 58. maddesinde zararın tazmini ve 59. maddesinde de ispat yüküne ilişkin hükümler düzenlenmiştir.Davacının 4054 sayılı Yasa uyarınca Rekabet Kurumu’na yaptığı şikayet üzerine davalı şirketlerin 4054 Sayılı Kanun’un 4 maddesini ihlal ettikleri kabul edilmiş, bu kararın davalı şirketlerce temyizi üzerine Danıştay 13. Dairesi’nce davalıların temyiz istemi reddedilmiş ve davalıların rekabeti bozucu eylemlerde bulunduğu yargı kararı ile kesinleşmiştir. Bu doğrultuda davacının uğradığı zararın davalılarca tazminini talep hakkı mevcuttur.Bu durumda mahkemece, yukarıda anılan raporlar arasındaki çelişkileri giderecek gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak, davacının zararının 4054 sayılı Yasa’nın 57 ve 58. maddeleri çerçevesinde somut olayın tüm koşulları da incelenerek tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi, davacının zararının miktarının tam olarak hesaplanmasının mümkün olmaması halinde de gerektiğinde mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca yapılacak değerlendirme sonucu uygun bir maddi tazminatın takdir edilerek hüküm altına alınması gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmadan ve davacının son bilirkişi raporuna yaptığı itirazlar nazara alınmadan yazılı şekilde “davacının ileri sürdüğü zararını somut olarak ispatlayamadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı antalya Eczacılar Odasına verilmesine, 1.100 TL vekalet ücretininde davalılar S.. A.., H.. A.., E.. A..'den alınıp davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.