MAHKEMESİ : İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 10/12/2012NUMARASI : 2011/56-2012/263Taraflar arasında görülen davada İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/12/2012 tarih ve 2011/56-2012/263 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 04/09/2014 günü hazır bulunan davacı vekili Av. K.. H.. ile davalı vekili Av. S. K. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında davalının Ödemiş'te kuracağı memba suyu üretim işletmesi için gerekli makinaların yurtdışından ithali, üretilecek suyun yurtdışında pazarlanmasına ilişkin olarak protokol imzalandığını, davalının söz konusu makineleri Çin’den ithal ettiğini, makinelerin bedelinin leasing yoluyla ödenmesi konusunda davalı sıkıntı yaşadığı için müvekkilinin de Çin’deki firmadan 100.000 USD alacağı bulunduğundan davalının daha sonra ödemesi kaydı ile makinelerin bedelinin 100.000 USD’lik kısmının müvekkili tarafından ödendiğini, dava konusu protokolün de buna dair imzalandığını, protokolün 4. maddesine göre alacaklısı davacı, borçlusu davalı Bozdağ Ltd.Şti olan 100.000 USD bedelli 15/12/2003 vade tarihli bir senedin davalı şirket yetkilisi tarafından imzalanarak müvekkiline verildiğini, davalının borcunu zamanında ödememesi üzerine müvekkilinde bulunan senedin davalıya iade edilerek onun yerine 19/09/2003 tanzim ve 15/09/2004 vadeli yeni bir 100.000 USD'lik senet alınmasına rağmen bu senet takibe konulduğunda davalının imza inkarında bulunması nedeniyle takibin iptal edildiğini, davacının protokolden kaynaklanan alacağını tahsil edemediğini ileri sürerek, 100.000 USD'nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, müvekkillerinin borcu bulunmadığını, aksine davacıdan 200.000 USD alacaklı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre davacı şirketin ticari defterlerini ibraz etmediği, davalı defterlerinde ise dava konusu alacakla ilgili olarak herhangi bir kayıt bulunmadığı, protokole konu makina ve ekipmanların satışı ile ilgili belgeler T. Finans Katılım Bankası’ndan getirildiğinde ise davacı şirketin makinaların ithalat bedeli ile ilgili olarak ödeme yapmadığı, ithalat bedelinin davalı şirket tarafından yüklenildiğinin anlaşıldığı, davacının ithalat bedeli ile ilgili olarak davalıdan herhangi bir alacağının olmadığı, davacının iddiasını ispat için başkaca bir delil sunmadığı, her iki yanında kabulünde olan 19/09/2003 tanzim tarihli 15/12/2012 vadeli 100.000 USD bedelli teminat senedinin davalıya iade edilmesi senedin teminat fonksiyonunun sona erdiği ya da bedelinin tahsil edildiğine karine teşkil edip bunun aksinin davacı yanca ispat edilmesi gerektiği, söz konusu ikinci senedin teminat senedi yerine verildiğinin belgelendirilemediği, teminat senedi yerine verildiği ileri sürülen ve icra mahkemesi tarafından sahteliği tespit edilen senetle ilgili olarak sahte belge düzenlemekten dolayı kamu davası açılmış olup, eldeki davanın protokole dayandırılmış olması, protokol kapsamında davacının davalıdan alacaklı olduğunu ispatlayamaması nedeniyle ceza davasının sonucunun beklenmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, taraflar arasında imzalanan 19/09/2003 tarihli protokolden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.Davacı taraf işbu davasını, davalının Ödemiş'te kuracağı memba suyu üretim işletmesi için gerekli makinaların ithali, üretilecek suyun yurtdışında pazarlanmasına ilişkin olarak aralarında protokol imzalandığı, makinelerin bedelinin leasing yoluyla ödenmesi konusunda davalı sıkıntı yaşadığı için davalının daha sonra ödemesi kaydı ile makinelerin bedelinin 100.000 USD’lik kısmının kendileri tarafından ödendiği, dava konusu protokolün de buna dair imzalandığı, protokolün 4. maddesine göre alacaklısı davacı, borçlusu davalı Bozdağ Ltd.Şti. olan 100.000 USD bedelli 15/12/2003 vadeli teminat senedinin davalı şirket yetkilisi tarafından imzalanarak verildiği, davalının borcunu zamanında ödememesi üzerine davalının talebi ile söz konusu senedin davalıya iade edilerek onun yerine 19/09/2003 tanzim ve 15/09/2004 vadeli yeni bir 100.000 USD'lik senet alınmasına rağmen bu senet takibe konulduğunda davalının imza inkarında bulunması nedeniyle takibin iptal edildiği, protokolden kaynaklanan alacağın tahsil edemediği iddiasıyla açmıştır.Davacı şirketin yetkilisi, aynı iddialarla davalı şirket yetkilisi hakkında kendilerine verilen imzalı senedin değiştirilerek sahte imzalı senet verildiğinden bahisle suç duyurusunda bulunmuş ve Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2007/51637 soruşturma nolu iddianamesi ile Şişli 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2009/1262 E. sayılı dosyasında davalı şirket yetkilisi hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan ceza davası açıldığı anlaşılmıştır. Borçlar hukukuna göre haksız fiil teşkil eden bir eylem, aynı zamanda ceza hukuku bakımından da suç teşkil edebilir. Hukuka aykırı eylemin ceza hukuku alanı ile medeni hukuk alanındaki sonuçları farklı olabilir. Bu fiillerle ilgili olarak hukuk ve ceza yargılamaları kural olarak birbirinden bağımsız şekilde hareket eder. Ancak, bu bağımsızlık mutlak bir nitelik içermez. Mevzuatımızda hukuk hakiminin, ceza hukuku prensipleri ve ceza mahkemesinin kararları karşısındaki durumu, esas olarak 818 sayılı BK’nın 53. maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Anılan düzenleme dikkate alındığında, kusurun oranı ve tazminat miktarının tayini dışında mahkumiyet kararı hukuk hakimini bağlar. Bu itibarla BK’nın 53. maddesi gözetildiğinde davalı şirket yetkilisi hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan açılan ceza davasının sonucu beklenip oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.