Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13642 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8445 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL (KAPATILAN) 31. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 21/11/2012NUMARASI : 2011/434-2012/248Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) 31. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21/11/2012 tarih ve 2011/434-2012/248 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 04/09/2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. C. M.ve davalı vekili Av. Y.A.D.dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan genel kredi kullandığını, kredi için 12 adet çek ciro ederek bankaya teslim ettiğini, sonradan kredi borcu taksitlerini ödeyememeleri üzerine haklarında icra takibi yapıldığını, 14.02.2011 tarihinde defaten nakit ödeme yaparak kredi borcunu kapattıklarını, ihtarname ile çeklerin iadesini istediklerini, aralarındaki sözlü görüşmelerde 3 adet 151.000 TL bedelli çeklerin dava dışı keşideciye sehven teslim edildiğini öğrendiklerini, bankanın keşideciye çekleri teslim ederek tahsil kabiliyetini ortadan kaldırd??ğını ileri sürerek, 151.000 TL'nin tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, banka hakkında dava açabilmek için çek keşideci hakkında yasal yollara başvurulması ve çeklerin tahsil edilmemesi ile bankanın eylemi arasında illiyet bağı bulunması gerektiğini, olayda zarar şartının oluşmadığını, çeklerin bankaya temlik cirosu ile verildiğini, hukuka aykırı ve kusurlu eylemleri bulunmadığını, davacının borcunun sona ermediğini, ödeme tarihi itibariyle halen 28.723 TL alacaklı olduklarını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davaya konu çeklerin davacıya teslim edilmemesi nedeniyle 151.000 TL zarar oluştuğu, davacının iddiasını ispatladığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, 151.000 TL'nin tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davaya konu çeklerin davacıya iade edilmediği, davacının zararını ispatladığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa, davalı banka vekili genel kredi sözleşmesinin davacının yaptığı ödeme ile kapanmadığını, ödeme tarihi itibariyle 28.723 TL alacakları olduğunu, genel kredi sözleşmesinin 31. maddesi gereğince alacakları bulunduğu sürece teminatların geri verilmeyeceğini, davacı tarafından verilen çeklerle ilgili olarak icra takipleri yaptıklarını savunduğu halde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ödeme tarihi itibariyle kredi borcunun tamamen kapatılıp kapatılmadığı, bankanın ödeme tarihi itibariyle halen alacaklı olup olmadığı denetime elverişli olacak şekilde belirlenmediği gibi, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesi hükümleri değerlendirilmemiş ve banka tarafından çeklerle ilgili olarak yapılan icra takiplerinin akıbeti üzerinde de durulmamıştır. Bu itibarla, mahkemece banka kayıtları ve davacının sunduğu belgeler üzerinde inceleme yapılarak, genel kredi borcunun 14.02.2011 tarihli 436.000 TL ödeme ile sona erip ermediği belirlenerek, kredi sözleşmesinin davaya konu maddeleri değerlendirilerek, banka tarafından çeklerle ilgili yapılan icra takiplerinin akıbeti araştırılarak neticesine göre bir karar vermek gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün anılan taraf yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.