MAHKEMESİ : İSTANBUL(KAPATILAN) 32. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 04/12/2012NUMARASI : 2012/138-2012/216Taraflar arasında görülen davada İstanbul(Kapatılan) 32. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/12/2012 tarih ve 2012/138-2012/216 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 02/09/2014 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, davalının müvekkili şirkette üretim ve imalattan sorumlu müdür olarak çalıştığı dönemde 03.12.2008 tarihinde meydana gelen patlamada 2 kişinin vefat ettiğini, 6 kişinin de yaralandığını, ceza yargılamasında davalının % 25 oranında kusurlu bulunduğunu, patalamada zarar görenlere ödenen tazminatın kusuru oranında davalıdan tahsili için başlattıkları takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini, takibin devamını ve % 40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, zamanaşımı definde bulunmuş, olay tarihinde müvekkilinin üretim ve imalattan değil satış ve pazarlamadan sorumlu olduğunu, müvekkiline atfedilebilecek bir kusur bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, müteselsil boçluların birbirlerine rücuunda zamanaşımı süresinin aralarındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre belirleneceği, olayda taraflar arasına sözleşmeden kaynaklanan bir rücu ilişkisinin bulunmadığı, tarafların birlikte zarar veren haksız fiil faili konumunda oldukları, buna göre zamanaşımı süresinin bir yıl olduğu, ödeme tarihinden, zarar ve kusurun öğrenildiği bilirkişi raporunun üzerinden bu sürenin geçtiği gerekçesiyle, davanın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava, davalıya limited şirketin üretim ve imalattan sorumlu müdürü olduğu iddiasıyla açılmıştır. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 Sayılı TTK'nın 556. maddesine göre, limited şirket idarecilerinin mesuliyeti anonim şirketlerin bu hususlara ilişkin hükümlerine tabidir. TTK'nın 342. maddesi uyarınca ise, anonim şirketlerde müdürler, yasa veya anasözleşme yahut iş görme şartlarını tespit eden diğer hükümlerle yükletilen mükellefiyetleri gereği gibi veya hiç yerine getirmemiş olmaları halinde yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına ilişkin hükümler uyarınca ortaklığa, pay sahiplerine ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumlu olurlar. Davacı tarafça davalının görevini yaptığı dönemde meydana gelen patlamada davalının da kusurlu bulunduğundan bahisle kusuruna isabet eden tazminat tutarı talep edilmekte olup, davanın açıklanan bu mahiyetine göre Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülmesi, ancak davalının TTK'nın 342. maddesi uyarınca atanmış bir müdür olması halinde mümkündür. Görev kuralları, kamu düzenine ilişkindir ve temyiz dahil, yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınır. Bu itibarla öncelikle davalının TTK'nın 342. maddesi uyarınca atanmış bir müdür olup olmadığının belirlenmesi, bu madde kapsamında atanmış bir müdür olduğunun anlaşılması halinde işin esasına girilmesi, aksi halde taraflar arasında hizmet sözleşmesi bulunduğu ve davanın da bu sözleşmeye dayalı olarak açıldığı nazara alınarak, davanın İş Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, bu hususun gözardı edilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. 2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.