Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13595 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10072 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ANKARA 24. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/01/2013NUMARASI : 2006/300-2013/53Taraflar arasında görülen davada Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25.01.2013 tarih ve 2006/300-2013/53 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 09.09.2014 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. M.. P.., davalı asil H. İskender Aruoba ve davalı vekili Av. N.. Ö.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili, davalının Milli Emlak Müdürlüğü'nden kiraladığı taşınmazda balık lokantası inşası ve işletilmesi ile ilgili olarak taraflar arasında 18.12.2000 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşme gereği bahsi geçen işletmenin devredilmesi için öngörülen dava dışı limited şirketin kurulduğunu, balık lokantasının inşası ve işletmeye açılması için müvekkillerince gerekli giderlerin yapıldığını ve tesisin 27.07.2001 tarihinde faaliyete başladığını, 22.09.2001 tarihinde, sezon sonunda davalının müvekkillerini tesise almadığını ve tesisi tarafların kurduğu limited şirkete devretmediğini, sözleşme şartlarının davalı tarafından yerine getirilmemesi üzerine, müvekkillerince sarf edilen 40.000 USD’nın istirdadı amacıyla başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacıların müvekkilinden habersiz bir biçimde harcama kalemlerini şişirerek, yaptıkları yatırım miktarını fazla göstermeye çalıştığını, bu harcamaların davacı O.S B’in firmasından fatura edilerek gerçekleştirildiğini, daha sonra bu firma tarafından muvazaalı haciz uygulandığını, ödemelerin kesin delil ile kanıtlanması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarına ve tüm dosya kapsamına göre, davalının Milli Emlak'tan kiraladığı yerin taraflarca kurulan limited şirkete devrinin gerçekleşmemesi üzerine yanlar arasında imzalanan 18.12.2000 tarihli sözleşme imkansızlık nedeniyle geçersiz hale geldiği, bu nedenle davacıların davalıya ödemiş oldukları miktarın iade edilmesi gerektiği, davacılardan S. B. tarafından tarafların ortağı oldukları F Ltd. Şti. hesabına toplam 14.892 TL ödendiği, davacı S.B.'in bu alacağını ancak dava dışı limited şirketten isteyebileceği, bu nedenle davacılar tarafından davalıya toplam 31.300 TL ödendiği, dosya kapsamındaki belgelerden balık çiftliğinden kimin ne kadar nemalandığının tespit edilmesinin de mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile takip dosyasına yapılan itirazın 31.300,00 TL üzerinden iptaline, takibin 31.300,00 TL olarak devamına, asıl alacağa 13.11.2001 temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, davacının fazlaya dair isteğinin reddine, 31.300,00 TL üzerinden %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili ile katılma yolu ile davacılar vekili temyiz etmiştir. Dava, taraflar arasında imzalanan 18.12.2000 tarihli sözleşmenin, sözleşmedeki koşulun yerine getirilmemesi nedeniyle geçersiz hale gelmesi sonucu davacılar tarafından davalıya ödenen bedelin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece uyulan bozma kararında, taraflar arasındaki 18.12.2000 tarihli sözleşmenin imzalanmasından sonra sözleşmenin yerine getirileceği düşüncesi ile davacılar tarafından sözleşmeye konu balık çiftliğine yapılan masraflara ilişkin harcama belgelerinin gerçeği aksettirip aksettirmediği hususu ile davacıların yaptıkları fiili harcamalardan ve davalıya ait balık çiftliğinden bu dönemde kimlerin nemalandığı konusundaki tüm deliller değerlendirilmek suretiyle davacıların, davaya konu miktarı talep etmekte haklı olup olmadıklarının belirlenmesi istenmiştir. Buna göre bozma kararında, davacıların hem davalıya yaptıkları ödemeleri hem de sözleşmenin yerine getirileceği düşüncesiyle balık çiftliğine yaptıkları gerçek harcamaları davalıdan isteyebilecekleri kabul edilmiş iken diğer yandan bu süreçte davalıya ait balık çiftliğinden davacıların nemalanıp nemalanmadığı, bir kazanç elde edip etmedikleri hususunun da açıklığa kavuşturulması suretiyle davalının, geçersiz hale gelen sözleşmeden dolayı davacılara karşı bir iade yükümü olup olmadığı hususu ile varsa bunun kapsamının tayin ve tespit edilmesi istenmiştir. Bu durumda mahkemece anılan hususlar üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş olmasına rağmen davacıların balık çiftliği için yaptıklarını iddia ettikleri gerçek harcamalar ile davacıların herhangi bir harcama yapmadan balık çiftliğinden nemalandıkları yönündeki davalı savunması üzerinde durulmadan sadece davacılar tarafından davalıya ödenen paranın hüküm altına alınması suretiyle bozma gereği yerine getirilmeden karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle taraflar yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın taraflar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin herbir yandan alınarak yek diğerine verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 11.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.