MAHKEMESİ : ... .. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA) TARİHİ : 25/11/2014NUMARASI : 2013/167-2014/567Taraflar arasında görülen davada ... .. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/11/2014 tarih ve 2013/167-2014/567 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 15/12/2015 günü hazır bulunan asıl ve birleşen davada davacılar vekili Av. ... ... ile asıl ve birleşen davada davalı vekili Av. ... ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Asıl ve birleşen davada davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirketin imtiyazlı pay sahibi ortakları olduklarını, 12.03.2013 tarihinde yapılan şirket genel kurulunda imtiyazlı pay sahiplerinin haklarının anasözleşme değişikliği ile ortadan kaldırıldığını, ayrıca 7 nolu kararla da temettü avansının dağıtılması konusunda şirket yönetim kuruluna yetki verildiğini, bu iki kararın iptalinin gerektiğini, zira genel kurul toplantısı ilanında şirket ana sözleşmesinin eski ve yeni şekillerine yer verilmediğini, ana sözleşmenin hangi hükümlerinde değişiklik yapılacağına ilişkin yönetim kurulunda açık görüşme yapılmadığını, esasen kanunun aradığı şekilde bir toplantının da gerçekleşmediğini, hazirun cetvelinde imzası bulunan pay sahiplerinden ve temsilcilerinden sadece ... ...’in toplantı salonunda bulunduğunu, divan başkanı olarak adı geçen kişinin dahi toplantıya katılmadığını, tutanağın ilgililere imzalatıldığını, TTK'nun 454. maddesi uyarınca imtiyazlı pay sahipleri toplantısının da yapılmadığını, şirket karının temettü şeklinde dağıtımı yönünde yönetim kuruluna yetki verilmesinin amacının da imtiyaz sahibi ortaklardan şirket karının kaçırılması olduğunu ileri sürerek, davalı şirketin 12.03.2013 tarihli genel kurulunda alınan 6 ve 7 nolu kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Asıl ve birleşen davada davalı vekili, TTK'nın 446/1-b maddesi gereği iptal davası açabilecek kişilerin ileri sürdükleri aykırılıkların genel kurul kararlarının alınmasında etkili olmasının gerektiğini, iptali istenilen genel kurula sermayeyi temsil eden payların % 89,80’inin katıldığını ve kararların da oy birliği ile alındığını, TTK'da öngörülen toplantı ve karar nisaplarının mevcut bulunduğunu, davacıların hisse oranları gözetildiğinde alınan kararlara etkilerinin olamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca davalı şirket yönetim kurulunun, genel kurulda alınan şirket esas sözleşmenin değiştirilmesine ilişkin kararların ilanından sonra imtiyazlı pay sahiplerinin oluşturduğu özel kurulu toplantıya çağırmasının gerektiği, yönetim kurulunca bu çağrı yapılmadığı takdirde imtiyazlı pay sahiplerinin, yönetim kurulunun bir aylık çağrı süresinin son gününden itibaren 15 gün içinde özel kurulun toplanmasını mahkemeden isteyebilecekleri, ne yönetim kurulunca ne de imtiyazlı pay sahiplerince özel kurulun toplanması için çağrı yapılmamış ise şirket genel kurulunda alınan kararların onaylanmış sayılacağı, somut olayda davalı şirketin imtiyazlı pay sahiplerinin oluşturacağı özel kurulun toplantıya çağrılmadığı, davacı imtiyazlı pay sahiplerinin, durumlarını korumak için kanunun kendilerine verdiği yetkiyi kullanmadıkları gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Asıl ve birleşen dava, anonim şirket olağanüstü genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkin olup mahkemece, davalı şirketin imtiyazlı pay sahiplerinin oluşturacağı özel kurulun toplantıya çağrılmadığı, davacı imtiyazlı pay sahiplerinin de durumlarını korumak için Kanun'un kendilerine verdiği yetkiyi kullanmadıkları, TTK'nın 454. maddesi uyarınca şirket genel kurulunda alınan kararların, imtiyazlı pay sahiplerince onaylanmış sayıldığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, Dairemizin yerleşik içtihatları uyarınca (30.10.1991 tarih ve 7397/4985 E.K sayılı ilamı), her ne kadar imtiyazlı pay sahiplerinin, TTK'nın 454/1. maddesine (eTTK'nın 389. maddesi) göre genel kurul kararını onaylamayıp askıda bırakmaları mümkün ise de iptali kabil genel kurul kararlarının iptali için dava açmalarını engelleyen bir hüküm de mevcut değildir. Öte yandan, 6762 sayılı TTK'dan farklı olarak 6102 sayılı TTK'nın 454/5. maddesinde çağrıya rağmen süresi içinde özel kurulun toplanmaması halinde genel kurul kararının onaylanmış sayılacağına ilişkin düzenleme de yukarıda varılan sonucu değiştirmemektedir. Zira anılan düzenlemenin amacı, madde gerekçesinde de açıklandığı üzere şirketi korumak olup böylece genel kurul kararının sürüncemede kalması önlenmiş olmaktadır. Bu itibarla mahkemece, dava konusu 12.03.2013 tarihli genel kurulun iptali istenilen maddeleri yönünden iptal koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacılara verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacılara iadesine, 15/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.